18 Ocak 2012 Çarşamba

Nihai zaman...

İnsan anlayamazmış gerçek mutluluğu sana sadece bir çocuğun getireceğini...Bir çocuktur elbet, kendi çocuğundur çünkü hiç bir şey beklemeden seversin...sana kapıları çarpıp gitse de, sana "sevmiyorum!" dese de, yapayalnız terkedilmiş olsan da bu dünya da, belki kalbin kırık kalır ama sonuna kadar kendinle götürürsün o sevgi ve mutluluğu...

Ben bir kez tattım bu mutluluğu, şimdi ise zamanın hızıyla tekrar yaşıyorum , sanki hiç yaşamamışcasına...yaşamadan önce sanmazdım bu kadar heyecanlı bu kadar mutlu olacağımı...

Bazen hayatının bir döneminde tek yönlü bir bilet alırsın, gittiğin yerde artık geride bıraktıkların yoktur...Acımasızsındır belki ama belki de tek çıkış yolun budur...

Korkma sakın kızım, ben senin korkmandan çok korkuyorum, aklıma geliyor da yarın ki dakikalar, senin ağlamaların, yüzünü buruşturmaların, belki hayatında ilk "neden? diye sorduğun an'ların...

Koskoca bir merakla yaşadım 9 ay boyunca, şimdi bu merağımın dineceği son saatlerimi yaşarken bir yandan da bir insanın hayatını nasıl da bu kadar değiştirebileceğini düşünüyorum ...

Umarım sana iyi bakabilmişimdir, midem bulandı yiyemedim tavuk-balık-yumurta...ama büyümüşsündür umarım, bilmem ki, çok zor zamanlar da geçirdik biz hep beraber, çok sıkıldığımız zamanlar da oldu ama hep birbirimizi düşünerek güçlü olmayı bildik....
Belki çok ağladım, seni huzursuz ettim, üzdüm onu da biliyorum ama benim şimdi sana çok ihtiyacım var, senin nefesine, senin ağlamana, senin kucağıma gelmene...
Lütfen tüm gücünle yanımda ol güzel kızım...

Bir insanın sevip sevebileceği, hayatında vazgeçemeyeceği tek varlıktır insanın evladı...
Siz de benim için her şeysiniz...

Sözsüz düşüncelerimle,düşüncelerinizle biliyorum ki yanımdasınız...
Sizi çok seviyorum...
Anneniz...

17 Ocak 2012 Salı

Kızımla...

Yağmurumla kardeşine kurabiyeler hazırladık, arada mırın kırınlar yaptı, "acaba ona yapılmış mı bunlardan?"gibi...annesi o zamanlar bunları keşfetmemişti ama şimdi doğum günlerinde yapıyor minişine de, bu sene de inşallah en güzellerini yapacağım kızıma:)
Kaç gündür evdeydi yağmur kaç gün? 5 gündür, çok yüksek ateşli bir enfeksiyon geçirdi çünkü, rengi soldu bir şey yiyemez oldu canım benim 4 gece yan yana yattık, 5. gece odasına yatırırken artık tuhafıma gitti, o kadar alışmışım ki o kadar huzurlu uyurmuşum ki meğer onunla...yanımda uyumasının en güzel yanı üstü açılınca hemen örtebilmek yoksa ben uyuyorum o uyuyor ben uyanıp bir gidiyorum odasına büzülmüş yatıyor işte o zaman çok üzülüyorum, neyse ki bir tulum aldık üzeri açılsa da en azından çok üşümez diye düşünüp biraz rahat ediyorum...yanımda yatmasının bana kötü tarafı da beni de hasta etmiş olması bir parça...9 ay boyunca dayandım da bir kaç gün kırıklık yaşadım ya çok korktum bir şey olur da doğuramam diye...Aslında bazen doğurmasam da diyorum yani kalsın işte yok mu başka çıkış yolu?
Evet yolu yok ben perşembe günü inşallah bir aksilik çıkmazsa bebeğimize kavuşacağım, biliyorum rahatsız edeceğim minik kızımı, 9 ay boyunca rahat rahat oynayıp uyuyordu kızım, birden başka, bambaşka ellere doğmuş olacak, etrafında bir sürü ışık, bir sürü göz, bir sürü kucaklayan insan?...
Doğum olayının her yolu bir travma bence, normali de, sezeryanı da, normalin adı normal kendisi bağır çağır anormal! sezeryan desen o başta ki bağırmaları doğumdan sonraki inlemelerin takip eder...ve sen ne çocuğunu rahat alabilirsin kucağına, ne emzirebilirsin normal normal, bir de üzerine gazın olur, ağrın olur..tüm bunların üzerine aslında hiç olmaması gereken şey büyüklerinin "ayağa kalk, yürü ki atabilesin üzerinden sancıyı!" demeleri ...sen de bilirsin oysa ki ufacık aklın olsa bile bilirsin ayağa kalkıp her şeyden önce yavrunu emzirebilmek adına ayakta durmayı ama anlatamazsın o sancılı halinde kimseye kendini...
Dedim ya başlı başına anormal bir şey zaten, doğumu geç bir hücreyken bir insana dönüşüyor olması bile, içinde daha şekli şemali yokken yavrunun, bir kalbin atması da...Bir mucize, doğanın en büyük olayı ve bunu yaşayabiliyor olmak benim hayatımın anlamı....
İşte bu yüzden şükürler olsun Allah'ıma bana bu mutluluğu ikinci kez yaşattığı için...
Sağlıkla inşallah yavrumu kucağıma alma şansını, mutluluğunu bir kez daha yaşatır inşallah Allah'ım...



İstanbul'a kar yağınca az biraz, biz hiç kar görmemişiz gibi atarız kendimizi sokaklara, dün akşamüstünde ki gibi...dedim bir daha yağar yağmaz kalk yağmur, o kadar kurabiyeyi ortada bırakıp hastalıklarımıza rağmen 10 dk çıktık sokaklara, yağmurun keyfi görülmeye değerdi, seneye inşallah karların içinde yuvarlanabileceği yerlere götüreceğim kızımı, pardon kızlarımı:)

Posted by Picasa

Aylin bebeğimin cicileri...

Bunlar dün sabahtan akşama kadar ince ince uğraştığım minik kızımın kurabiyeleri...





Sağolsun tanıdık bir arkadaşım kartlarını bastı, çok şirin oldular hepsi...

Eh kızımı unutmam:)

Bunlar da bebek çikolatalarımızzzz:)







Anneciğimin hazırladığı çikolata tabağımız, iyi ki varsın canım annem, bir tanem, gözümün nuru annem...

Adete uyalım dedik, lohusa bardağı yaptık püfürük tepsisiyle....
Made by Anne tabi:)





Kapı süsümüz ...
Her zaman ki gibi anne işi:)

Her şey pembe oldu pespembe...Olsun varsın dünya pespembe değil belki ama kızlarımla bana her şey pespembe yüreğimde:)
Posted by Picasa

11 Ocak 2012 Çarşamba

Canımın içi, tatlıların en tatlısı!
Yiyim senin o küçük burnunu, minik ayak parmaklarını, o fırça tutan çamurlu ellerini, koca gözlerini, ısırırım kulaklarını da:)


Posted by Picasa

Aylin bebeğimin patikleri:)

İşte bunlar taa, taaa, taaa uzaklardan, ama hep yanımızda olan yağmur'umun canikosundan, benim birtanecik teyzemden, Aylin'imize el yapımı patikler:) öyle güzeller ki birbirinden ayırmak mümkün değil.
Ellerin dert görmesin teyzeciğim benim, ellerine, gözlerine, yüreğine sağlık...

Yağmur'unkiler sırada geliyor:) yakında:)





Posted by Picasa

Kızım ve kıyamadığı babası...

Bir akşam böyle yağmur zamansız acıkınca ona reçelli ekmek verdim masada oturdu yiyiyor, ben de mutfağı toparlıyorum işte bulaşık makinasını yerleştiriyorum , karnım yarım dünya bir haldeyim, aybars'ta TV izliyor...

Yağmurun bana dediği ise böyle sessizce, kısık sesle ;
"Anne, babama da sürer misin reçelli ekmek...kıyamadım da..."

Vay halime dedim...Bu kızlar gerçekten bu kadar düşkün mü olur babalarına anneleri mutfak toparlarken ve 9 aylık hamileyken?

Gel de gıcık olma:)

Kızımın adı Aylin...

Kızımın adı Aylin oldu:) babası koydu adını benim bütün çıkmazlarımın sonrasında:) Son noktayı koydu Aybars bir gece üçümüz otururken, başta yabancılasak da "Aylin" adının içerisinde Aybars'ta "ay", Pelin'de "lin" eklerini birleştirdiğini söyleyince anlam kazandı ve alıştık...Evet bu açıklama yapılınca yağmur "hani benim harflerim?" dedi:) onun da harfleri var ama Yağmur kendi adının ne kadar özel olduğunu büyüyünce anlayacak o yüzden içimiz çok rahat...

Küçük Yağmur'um, küçük Aylin'im güzel kızlarım benim....

8 gün sonra...

Çok az zamanımız kaldı, benim ikinci kez anne olmama, Aybarsın ikinci kez baba olmasına ve yağmurun ilk kez bir kardeşinin olmasına...
Bekliyoruz... her sabah parmaklarımızla sayıyoruz, bu sabah 8 günümüz kaldığını gördük yağmurla...
Heyecanım zaman daraldıkça bazen en tepe noktasında bazende en alt noktasında oluyor yüreğimin...
Çok fazla yazmak istemiyorum, yazacaklarımı saklıyorum yazacağım güne kadar...

Yağmur sabahları karnımı seviyor, kardeşini seviyor, ayrılmak istemiyor şimdiden, Pedagoguyla konuştum, benim düşündüğüm doğrunun aksine, yağmur'un gün boyu bizimle olmasının daha doğru olacağını söyledi, sadece narkoz etkisindeyken beni görmemesinin iyi olacağını söyledi, sabah hep beraber gidin dedi hastaneye, odaya beraber yerleşin dedi...İyi oldu çok iyi oldu ben yağmur etkilenmesin diye düşünmüştüm hep ama yağmur o kadar iyi dinleyip anlayan bir çocuk ki...En zor olanı onun gözlerinin içine baka baka ameliyata girmek olacak...adı üstünde ameliyat işte...istemiyorum ama dönüşüm yok:)

Küçük kızımın da her şeyi hazır bu arada, kurabiyelerle çikolatalar kaldı, onlar da bayatlamasın diye bekliyorum yapacağım zamanı:)

Neyse benim içim çok dolu, yazamayacağım...
Bugünlük bu kadar...

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...