29 Şubat 2012 Çarşamba

Her gün yazamıyorum , arada unutmayım diye not alayım diyorum kağıtla kalemin arasına bir sürü şey giriyor, kısa da olsa yazmak niyetindeyim her gün, yoksa üzülüyorum her şey unutuluyor ya bir gün...
Mesela Yağmurcum ilk kez diş dr.una gitti, aslında dişleri yeni çıkarken de bir kez götürmüştüm kendime baktırırken ama şimdi bilinçli olarak ilk kez oturdu dişçi koltuğuna, ben yanında olamadım Aylinden ötürü...günlerdir dişim ağrıyor deyip duruyordu, hadi bir görünelim dedik ve gitti yağmurum, üst damak dişinden biri minik bir çürük yapmış, dr. dişlerini daha iyi fırçalamasını tembihlemiş, alt kesici dişlerinden biri de hafiften sallanmaya başlamış, şimdiki çocuklar daha erken döküyormuş dişlerini, yağmurum bunu duyunca üzülür mü ? hayır üzülmez aksine pek bir heyecanlandı dişi düşecek diye seviniyor, çünkü okul da da arkadaşlarında dişi düşen ve sallanan varmış ,şimdi yağmurda onlardan oldu diye seviniyor:)
Bizim küü yağmura ilk dişi düşünce diş perisi geleceğini ve ona bir hediye getireceğini söylemiş, yağmur perilere inanamıyor da bizden bekliyor bir hediye "Diş macunu olabilirrrrr, diş fırçası olabilirr..."diye de istekte bulunuyor:)
Aylinimin ise 40 ı çıktı:) ama canımız sıkkındı biraz iyiyiz şimdi...çocuğumun bir türlü göbeği kurumadı, 8 günlükken düştü daha yeni yeni düzeldi sayılır..sürekli dr.la iletişim halinde git-gel uğraştık, en son kanadı göbeği yavrumun çok üzüldüm o gün bütün sinirler tepemdeydi, Allah'tan devam etmedi şimdide bakıyorum kurumaya başladı iyice...Aylinimin bir de uzamış sarılığı vardı neyse ki o da düzeldi artık, düzelmeseydi bazı tetkikler yapılacaktı neyse ki o stresten de kurtulduk.
Aylin günün çoğunu uyuyarak geçiriyor, kalabalığı sevmiyor belli ki ,dışarı çıkınca da sanki düzeni bozuluyor da hissediyor gibi o günün gecesi çok ağlıyor, ya gazı oluyor ya sinirinden çok ağlıyor. yağmurun dediği gibi " anne aylin çok yaramaz olacak hiç benim gibi olmayacak" evet kesinlikle öyle gözüküyor...

Aylin uyandı...
Aklımdakiler...

Bugün aylini bi sevdim kucağımdayken sesim fazla çıkmış olacak ki çok korktu, yanlış anladı beni çok ağladı güzel bebeğim:)

Yağmur gibi 40 banyosunu yaptıramadık kızımın, göbeğinin iyileşmesini bekliyorum iyileşince 40 partisi vereceğim kızıma:)

Hafta sonu aylini bıraktık babasına bizi yağmurla sahile gittik, gezdik biraz, yağmurum çok hoşlanıyor canım benim benimle çıkmaktan, çok özlemiş gezmelerimizi, miniğim benim az kaldı havalar düzelsin hep dışarıda olacağız merak etme...

Rezene çayının çok süt yaptığını keşfetmişler ya ben de içiyorum kupa kupa gerçekten çok işe yarıyor....

Hımm Aylininde doğum hikayesini yazacağım yakında tıpkı yağmurda olduğu gibi..

Sürekli acıkıyorum emzirmekten mi acaba? neyse yemeye devam , 1 ay sonra spora başlayacağım, kilolardan kurtulma zamanım geliyor:)

Şimdilik anneden bu kadar...



23 Şubat 2012 Perşembe

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin…
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin…
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,
Bak güzelim kahvaltının keyfine . . .

CAN YÜCEL

Bir arkadaşım yollamış bana bu şiiri, içim eziliyor bu adamın şiirlerini okurken...yaşamak adına belki de...Kızarmış ekmek kokusu gibi evet , içine çekerek yaşamalı insan, oysa yaşarken ne kadar eksik yaşıyoruz şu hayatı, ne kadar noksan, ne kadar uzaktan bakıyoruz kendimize, aslında bir adım yakınımızda olan asıl kendimize, sürekli bir hayal ve keşkelerin uzaklığında yaşıyoruz kendimizi...

Neyse...

Bugün günlerden sonra, 10 günü aşmıştır dışarı çıkıp yürümeyeli, dışarı çıktım 1 saatliğine... öyle iyi geldi ki, sokak aralarında yürüyüp "şu şöyleydi, bunu da böyle yapmıştık, şunu yapardık, bunu yapsaydım:) gibi bir sürü cümle karmaşası arasında aslında bir o kadar da ferah bir halle yağmurumu almaya gittim, çok sevindi beni görünce, sarıldı "çok özlemişim anne" dedi "senin beni okuldan almanı" içim kıpır kıpır kıpırdadı, öptüm yanaklarını , öptüm ellerini...beraber dolaştık biraz, sahile inecektik ama hava soğuktu, ihtiyaçlarımızı karşılamak için çarşı pazar dolandık biraz...Şimdi evdeyiz iki kızımda uyuyor, yağmur uyuyakaldı, aylinse dün gecenin yorgunluğunu atıyor...uyandı mı dün sabaha doğru 4,30 gibi uyumak bilmedi açtı minik gözlerini , canı gezmek istemiş belli ki bir oyana bir bu yana gezdirdik aylin hanımı, sonunda artık saat kaçtı bilmiyorum ama hava aydınlanmıştı uyuyakaldı, ne derdi var bilmiyorum ama uyumayı sevmiyor :(

Zaman nasıl geçiyor anlamıyorum...



21 Şubat 2012 Salı

Yağmur bebeğimle aktivitelerimize tam hız devam edemesekte vakit buldukça, aylin hanım uyudukça yapıyoruz bir şeyler...Bu oyunu da dergisinden kendi buldu ve yaptı, böyle pipetle nohutlara üflüyoruz ve kalemize sokmaya çalışıyoruz:) ben bile çok zevk aldım....

Puzzle larımızı yine büyük bir zevkle yapıyoruz, bu kelebek puzzle ı aldığımda sevmemişti herhalde konusu olmadığı için keyif almamıştı uzun zaman sonra yapmak istedi kendi başına yaptı da...şimdi benden yeni puzzle istiyor:)

Posted by Picasa

Ardamız sürekli canımızı sıkıyor, Yağmur sürekli ardanın onun oyuncaklarına zarar vereceği endişesiyle evimizde pek istemiyor ardayı, haksız da değil:) çünkü ardanın suç geçmişi bu konuda kabarık, yağmur onunla ilgilenmediği zaman sürekli sataşıyor:)
Doğal olarak yağmur da istemiyor, yine de her seferinde ayrıca konuşuyorum bu konuyu yağmurla ne kadar konuşsam da bazen hiç fayda etmiyor...

Yağmur hızla büyüyor, kararlarıyla, davranışlarıyla artık kişiliğini ortaya koymaya başladı, bazen düşününce geriye dönüşün olmadığını bazı şeyler için üzülüyorum, hep şunu şöyle yapsaydım bu da böyle olsaydı gibi olayların içinde buluyorum kendimi...sonuç olarak o an içinde bulunduğumuz zamana ve bize göre kararlar alıyoruz ve onları uyguluyoruz, yağmurun üzerindeki etkimde de bazen bazı yanlışlara kapılmıyor değilim...

Şimdi alakası yok belki ama benzer olacak Aylin de çok ağladığında çok yoruluyorum, uyku akarken gözümden diyorum ki kendime bir daha aynı yaşayamayacağım o yüzden bu söz beni güçlü kılıyor kendimde, o zaman ne kadar gözümden uyku aksa da daha gülerek bakabiliyorum Aylinin ağlamasına bile...

Ah Aylin, benim sürpriz kızım!
Söz sana gelirse eğer, dün akşam ki ağlamaların aklıma geliyor, nasıl sakinleştireceğimizi bilemedik seni, baban bir yandan ben bir yandan...Ablan sesinden uyuyamadı, banyosunu baban yaptırdı bak bir gün kızabilir sana:)

Sabah yağmuru uyandırmak için odasına gittiğimde Aylini götürdüm yanına, öyle güzel sevdi ki yağmur kardeşini, "ablasının tatlı kardeşi " diyerek...Güzel kızlarım benim birbirinizden çok farklısınız farklı da olacaksınız hissediyorum ama her ne olursa olsun birbirinizin elini tutun tüm farklılıklara rağmen...

Şimdi annecik yemek hazırlamaya gidiyor:)

20 Şubat 2012 Pazartesi

Yağmur kızım:)

Anne ve kızları:)

Aylin kızım:)

Posted by Picasa
Büyüyor kızım, 1 ayımız doldu, ablası kadar kolay büyümüyor Aylin, daha zor bir bebek, uykusu kuş uykusu, sürekli mırıldanıp söyleniyor, sanki memnun değilmiş gibi dünyaya geldiğine:)
Büyüdü kızım, tombikleşti, bugün ilk dr. kontrolümüze gideceğiz, aşısı var ve bir de tahlili, iğne yapacaklar diye canım yanıyor, çok ağlıyor ya O beni de ağlatıyor gözyaşlarına bakarak...Bir iğneden canımız yanıp ağlıyorsak diyorum...korkuyorum sonrada...

Yağmur'um okuluna devam ediyor, düzene girmeye çalışıyoruz, geceleri biraz sorunlarımız oluyor, oda Aylin'in bizim odamızda yatmasından kaynaklanıyor :( böyle olunca ben de üzülüyorum sanki onu mahrum bırakıyorum gibime geliyor, oysa ki öyle değil, ama benim annelik halim bu işte...canım benim, güzel yağmur'um, her yavrunun sevgisi bambaşka işte, sonsuz bir özlem yanında ellerini tuttuğunda bile...Zor günler geçirdik doğumdan sonra, Aylin 5 günlük olmuştu Yağmur su çiçeği oldu, Dr. aynı evde olmanız sakıncalı dedi tam 6 gün ayrı kaldım yağmurumdan, öyle ki zaten duygusal bir zamanımda resimlerine bile bakamıyordum ona özlemimden, iyi ki annem vardı yanımızda...

Aslında çok şey birikti yazmam gereken, artık boş kaldıkça yazacağım her şeyi sırayla...

Aylin kime benziyor? :) herkesten ayrı bir ses çıkıyor ama kimseye benzemiyor, Yağmur'a benzer diye hep beklemiştim ama benzemiyor ablasına, gözleri küçücük aylin'in, yağmurun doğduğunda kocaman gözleri vardı, ama yine de ağız ve burun bence yağmur, gözler bir başka ...hafiften bir çekiklik var ama göz kapakları yine babasına benziyor sanki...ten rengi ise yağmur gibi bembeyaz değil, doğduğunda aylin pespembeydi yanakları, beyazdı sonradan koyulaştı, daha buğday renkli gibi...

Yağmur çok seviyor kardeşini ama arada bir kaprisleri oluyor haklı olarak, çok tatlı buluyor onu, benden çok daha güzel diyor, her şeyi önem sırasına koyuyor, mesela "ben mi daha önemliyim anne Aylin'in banyosu mu?" diyor:) sürekli kameraya çekiyor kardeşini, kucağına alıyor, kucağına alır almaz birden büyüyor "ay işte komşu benim çocuğum da böyle..." diyerek oyuna girişiyor:) dün akşam oyuncak bebeğini almış geldi salona yine "din don din don "diyerek, anlatıyor bana 1 gün olmuş doğum yapalı, "ayy memelerim acıyor canım süt geliyor" diyor (benden süt akınca canım yanıyor bunu biliyor ya taklit yapıyor" alem kız...bir bakarsın ortadan kaybolmuş makyaj yapıp takıp takıştırıp geliyor, bir bakıyorum dalmış oyun oynuyor, dolu dolu bir dünyası var yağmurumun tek sıkıntısı şu sıralar dışarıya çıkamamamız ve haliyle eskisi gibi kurabiye yapamamak:) Düzelecek ama her şey kısa bir zamana bakar, kısa diyorum çünkü zaman dediğin bazen göz açıp kapamak kadar kısa...

Bu kadar yazıyorum yazacaklarım doluyken ama Aylincik uyurken yemek yemem gerek....

16 Şubat 2012 Perşembe

Posted by Picasa

Öyle an'lar vardır ki mutluluğunu anlatamazsın...
Sadece şunu söyleyebilirim ki,
Gözlerimi açıp onu gördüğüm zaman yaşadığım anın ötesini düşünemedim bile...Defalarca şükrettim Allah'a, kucağıma sağlıkla bebeğimi verdi diye, küçücük elleri, ayakları olduğu için, o minicik elleriyle benim elimi tuttuğu için, gözlerini açıp o minicik çekik gözleriyle bana bakabildiği için...

Söyleyecek çok şeyim varken susmak geliyor içimden kelimeler bu kadar kifayetsizken...

Şimdi ben en güzel zamandayım minik kızlarımla...
Sizi çok ama çok seviyorum...
İyi ki doğmuşsunuz, iyi ki yanımdasınız, siz olmasaydınız bana bu mutluluğu hiç bir şey yaşatamayacaktı...


  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...