29 Mart 2012 Perşembe

İlahi yağmurum, dün akşam malt içeceği içiyordum da "o ne" diye sordu yağmur, ben de anlattım, "sütü arttırırmış içiyorum" dedim, "istersen tadına bak" dedim bi yudum içti ve demez mi "ay şimdi benim de sütüm olursa? " (bir de bakmaz mı memişlerine süt geliyor mu diye:) )
Allah'ım çok güldürdü bizi:) daha bunun gibi nice şeyler tabi:)
Dün ailece ilk marketimize de gittik, aylin edepsizlik yapar diye çok korktum ama mışıl mışıl uyudu anakucağında, eve gelince banyosunu yaptırdık suyu çok seviyor ama çıkınca çok feci bağırıyor, hem de sudan çıkar çıkmaz, sanırsın canı yanmış:) ben ona "kraliçe" diyorum istediğini yaptırıyor çünkü bize, ama söylüyorum ona "şimdi bebeksin diye böyle yoksa bu numaraların bana fazla diye:)"
Şimdi uyuyor, evde olunca belli düzenimiz var uyku saati şekillendi artık ama geceleri yine de belli olmuyor, artık odasında uyuduğu için biz de rahat uyuyoruz yoksa her "ık mık" dediğinde gözlerimiz açılıyordu, tabi emmek için gecede 2 kez uyanıyor sonra da sabah 7 de mıkırdanıyor, zaten biz de 8 de uyanıyoruz, yağmurun her sabah ki seramonisi , hazırlık halleri, saçım böyle olmadı şöyle yapalım, dudağıma koruyucu ruj sürelim, yok o küpeyi takmayım şunu takayım, tam kapıdan çıkacakken arada bir yaşanan çişim geldileri...

Ben bu aralar aslında daha çok zaman olmasına karşın çok heyecanlıyım nedeni yağmurun ilkokula başlayacak olması, ne bilim böyle ilk kez eli okul hayatında kalem tutacak, ilk kez böyle önlüğü olacak ya da forması, ilk kez sırtında çantasını taşıyacak, kızıma kalemler silgiler alacağız, formasını alacağız inşallah, ya ne bilim heyecan yapıyorum işte, şu anda bütün harfleri biliyor zaten , eve gelince her akşam alır resim defterini ya çizer, ya yazar, ya keser:) işte içim içime sığmıyor benim düşününce bunları...canım kızım, kızlarım benim...hep sizin için dua ediyorum, yaşayacağınız her an için, kuracağınız her cümle için...sizi çok seviyorum...

Benim ev hallerimde böyle işte hep bir şeyler düşünerek, vakit bulunca az kahveli kahvemi içip keyif yaparak, aylin uyansın da seveyim artık diye bekleyerek, akşam olsun da yağmurum gelsin diye sabırsızlanarak ve hep gelecekte her şeyin daha da güzelleşeceğini düşünerek...

İşte böyle...akşama kadınbudu köfte yaptım, çorba da yaptım bişey daha eklesem yanına da yağmurum söylenmesin..şimdi de bunu düşüneyim:)

28 Mart 2012 Çarşamba

Birbiri ardına yaşanılan günlere bakınca hep aynı rutin içindeyim gibi ama her günüm başka geçiyor, öncesinde sadece yağmurla geçen günlerime bir de aylinli günler eklenince hayatım daha bir renkli oldu:) bir çocuk hayatı güzelleştirir, iki çocuk hayatı özelleştirir:) benim içinde böyle oldu, böyle konuşurken birileriyle "çocuklarım" dediğimde kendimi kocaman hissediyorum, söylerken ağzımı dolduran bu kelime düşün ki yüreğimi nasıl da heyecanlandırıyor:)

Havalar bu ara soğudu ne güzel sokaklarla tanışmıştık, yabani hallerimizden arınmak üzereydik ki tekrar kabuğumuza döndük, kış bitmemiş daha...

Babamın anjiyo sonucu iyi çıktı, dün hepimiz annemdeydik bütün kardeşler uzun zaman sonra toplandık ama herkes ayrı davanın peşindeydi, ne bilim büyümüşüz işte çocukken olduğu gibi hepimiz birarada olsakta hepimizin dünyası ayrılmış, oysa küçükken bir evin içinde bence hepimizin derdi aynıydı...öyle ki zaman daralınca bir çember bile olamadan ayrıldık yine...yine de hepimizin sağlıklı olduğunu bilmek, zor günlerde biraraya gelebildiğimizi bile görmek beni mutlu etti...

Neyse canım sıkıldı şimdi yazı da bitti işte...

26 Mart 2012 Pazartesi

Çok üzüldüm yani arada bir aklıma geldikçe çok üzülüyorum nefsime hakim olamayıp uykum ağır bastığı için ve yağmura ufladığım için çok üzülüyorum ve bazen böyle olduğum için çok kızıyorum kendime...biliyorum, kendi kendime düşünüyorum olur böyle şeyler sen de insansın diyorum ama yok yine de üzülüyorum çünkü pazar günü sabah ben uyurken yağmurum arada bir yaptığı gibi bize kahvaltı hazırlamış, kahvaltısı da tabak, çatal çıkarmış , dolaptan kahvaltılıkları çıkarmış, hepimizin tabağına kaşıkla nutella doldurmuş, ama doldururken yanlışlıkla sandalyeye nutella akıtmış, geldi kulağıma söyledi "anne nutella döktüm sandalyeye" diye, bende birden heyheylendim, döktüğüne değil sabah sabah aç karnına nutella yediği için:( işte bunun için üfledim "neden yiyorsun sabah sabah" dedim de "yemiyorum anne kahvaltı hazırlıyordum" dedi, işte ben bu sözü her içimden geçirdiğimde ağlıyorum:( içim parçalanıyor:( çok üzülüyorum:( sonrasında yağmura gülümsesem de teşekkür de etsem canım yanıyor benim:(
Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum kendimi iyi etmek için, yağmur unuttu mu acaba diye soruyorum kendime, ya da için için ben ona uflarken yüreğine dokundu mu diyorum, aklında kaldı mı bir şey diyorum?

Yok ya! Annelik kendinden geçiş işte , kendiydenken deli olmak belki de!
Bende mi var fazlalık bilmiyorum ama ne kadar fazlaysam bir o kadar da eksilebiliyorum işte sadece bir dakikada:(

23 Mart 2012 Cuma

Bazen bir şeyleri son kez yaptığımızı fark etmeyiz.
Belki o yüzü son görüşümüzdür ya da o yoldan son geçişimiz...
Bir şarkıya kulak verirken onu bir daha hiç dinleyemeyeceğimizi bilmeyiz; birinde tattığımız aşkı, bir daha hiç yakalayamayacağımızı bilemediğimiz gibi...
İşte o yüzden, her şeyi son kez yaşar gibi doyasıya yaşamalıyız.

Can Dündar..


Sonunda aklandık...
Aylinden dolayı çok sağlık sorunlarımız vardı içim hiç rahatlayamadı doğduğundan bu yana neyse ki bugün derin bir oh çektim...eh havalarda şahane olunca....Aylinle artık gezmelere başladık , koyuyorum kızımı pusetine çıkıyoruz dışarı, ona iyi geliyor mu bilemem ama bana çok iyi geliyor dışarıya çıkmak:) Aylin ilk kez 20 martta pusetiyle geziye çıktı...:) gün be gün yazamıyorum bunları aslında yazamadığım bi dünya şey var buraya, bazıları yazmak istemediğimden aslında bazıları da hep zamanın içinde kaybolan şeyler...
Neyse
Aylinimin göbeği 8 günlükken düştü ama düşer düşmez de bi akıntı başladı işte artık 2 aylığız ve anca bi dr. müdahelesiyle geçti, öncesinde dr.u ilaçlar verdik geçmedi, başka dr. a götürdük o da ilaç verdi geçmedi, bu sefer dr. umuz bizi çocuk cerrahisine yönlendirdi, bugün gittik göbeğinde granülom denilen (araştıra araştıra bitiremediğim bu rahatsızlık) o minik yumruyu dr. kibrit çöpü gibi birşeyle yaktı, ama bizim bildiğimiz yakmak değil yani, sağolsun dr. açıkladı, inşallah tekrarlamadan geçer ama yine de kurtulduk işte!
Bir diğer sorunumuz kalça ultrasonunun 6. haftada istenilen değerde olmamasıydı, onu da dün başka bir radyologda tekrar ettirdik, o da kitaplara konu olunacak derecede normal çıktı:)
Neredeyse 6 yıldır yaşadığım çocuk doktoru, hastanesi deneyimden sonra anladım ki parayı veren düdüğü çalıyor, tabi her şeyde geçerli olmayabilir ama yok gerçekten parayı verince bu ülkede her şeyi hakedebiliyorsun, çok acı...
Çocuk cerrahisi için bizi dün dr. şişli etfale yönlendirdi, bugün sabah oradaydım, kimse yüzüne bakmıyor senin, toplanmış bir sürü gariban insan, bir sürü günahsız çocuk, kimi yeşil kartlı kimi incecik elbiseli minik çocuklar...insan hayat dersi alıp çıkıyor işte, fazla dert edindiğinde kendine gidip bakmak gerek oralara nelerle canımız sıkıyoruz insanlar ne dertte diye...

Aylin 2 aylık oldu ama hala bazı geceler bağırtıları devam ediyor ama büyüyor artık yüzüne bakınca gülüyor, sesler çıkarıyor, yatağında ki dönencesiyle çok ilgili keyifli olduğunda bırakıyorum kendi başına vakit geçirebiliyor, çok heyecanlanıyor ona bakarken elleri kolları kıpır kıpır, altını açınca ne kadar sıkıntılı olsa bile yüzü gülüyor, büyüyor benim kızım işte tıpkı ablası gibi :) ablası da büyürken beni hala heyecanlandırıyor, ilk dişi düştü aslında babası çıkardı dersem daha doğru:) ama çıktı çıkacak o derecedeydi, büyüdükçe değişiyor yağmur, son zamanlarda uzun süreli kendi başına oyunlar oynamaya başladı, kağıdı kalemi düşmüyor elinden, eve geliyor odasında kitap okuyor bazen karşısındaki hayali arkadaşlarına, kardeşini çok seviyor, yardım ediyor her şeye, geçen hafta cumartesi akşamı kızımla atlantise gittik bütün biletimizi çarpışan arabada kullandık çok zevkliydi, yağmurla başbaşa vakit geçirmek çok ama çok güzel bir şey bir de vaktimiz sınırsız olsa her şey daha da güzel olacak:)

Şimdilik her şey güzel, evet hayatımızın zor yanları mutlak var ama yarını düşününce her şey daha da basitleşiyor...mesela akşam aylin ağlıyor hem de çok ağlıyor ben daralıyorum bazı bazı ama biliyorum ki yarın olacak aylin sabah gülücükler dağıtacak, yağmur mutlu mutlu okula gidecek işte o zaman evet her şey güzelleşiyor...

Sadece bunları düşünerek geçse zaman keşke ama bir de diğer yüzü var madalyonun o da babamın salı günü anjiyo olacak olması:( inşallah sadece anjiyoyla kalır...yoksa önümüzde uzun bir süreç var yine..

Ey hayat, çok güzelsin , yaşamaya değersin, eğrisiyle doğrusuyla ama keşke biz de gerçeklere bu kadar yakın olmasaydık....

8 Mart 2012 Perşembe

Anlatmadan edemeyeceğim...Dün akşam yağmurla dışarı çıktık, markete gittik marketten çıkınca benden kaju fıstığı istedi çok seviyor oysaki bizim evde hiç sevilmeyen bir şey, neyse bende aceleyle çıkınca evden para almayı unutmuşum yanıma, baktım cebimde 2,5 lira var "tamam alırım sana " dedim..Yolda giderken yere oturmuş yaşlı bir teyze gördüm baktım para istiyor bende çıkardım 1 lira verdim teyzeye, bir kaç adım gittikten sonra yağmur bana " önemli olan yaşlı teyze anne kaju değil " dedi... o kadar duygulandırdı ki beni konuştuk biraz bu konu hakkında ve ben ne yapıp edip kızıma az da olsa kaju aldım:)
Hisli kızım benim...
Bazen zaman dursun istiyorum, yağmur hiç büyümesin (aylin biraz büyüsün ama:)) istiyorum...öyle güzel ki çocuklarının gözlerinde yaşamak, şimdi aylin çok küçük ama yağmura baktıkça hüzün kaplıyor içimi...ne bilim tarifi zor işte...çocukça bakarsın ya işte o çocukça bakışının ardında hiç bir kötülük yoktur, o çocuk halinle senin için anlamı olan tek şey yaşadığın hayattır, oysa büyüdükçe yaşadığın hayatın anlamı daralıveriyor ya içimizde, hepimiz kopup gidiveriyoruz ya aslında hiç gitmememiz gereken yerlere...parçalara bölünüyoruz hep, hep her şeyin iyi olmasını istiyoruz, korkuyu biliyoruz, kaçmayı biliyoruz, saklanmayı biliyoruz...
İşte bu yüzden zaman dursun istiyorum bazen...

Neyse...bazen öyle bir kapanıveriyorum ki içime, çok evde oturmaktan heralde:) çok çok kitap okumak istiyorum ama aylinle ancak günde bir kaç sayfa kitap okuyabiliyorum, bugün boşverdim ama her şeyi sadece yağmurcum benden elma kompostosu istemişti onu yaptım, akşama da çikın istedi tavuk yani, yağmur hep öyle ister benden, ya da beypiliç der, yediği tavuğa hep "anne bu beypiliç mi" der ...yediğimiz şeyler tavuk mu o da ayrı konu...neyse öyle işte yatakları da toplamadım bugün, öncelik sırasına koyuyorum artık her şeyi bu da hayatımı kolaylaştırıyor, mesela bugün bunları yazmak yataklardan daha önemli:) süper anne olmaya çalışmıyorum...

Yağmur bugün geçen hafta ertelenen macıg ıce" Osmanlı ve Türk tarihi" müzesine gitti, çok heyecanlıydı, neymiş buz yalayacakmış, işte böyle bir şey çocukluk:)
Aylin hanım ise her zaman ki gibi mıkır mıkır mıkırdanıyor, ne gece ne gündüz dalıp uyumuyor gerçi uyuyor şimdi kızım ya haksızlık etmeyim...
Akşam sıkıldım çıktık yağmurla aylini babasına bırakıp, hava çok soğuktu fazla gezinemedik gerçi olsun bi market yüzü gördüm:)

Hadi bana mışşşlı uykular...

6 Mart 2012 Salı

Her gün yazılmıyor işte...
Yazmadığım günlerimiz pekte iyi geçmedi aslında aylinim hasta oldu:( daha çok minik ama ilerlemesin diye hastalığı ilaca başladık bu da beni çok üzdü, yine de daha kötülerini düşünerek kendimi teselli ediyorum, inşallah iyi olacak kuzum...dr. geziyoruz bol bol :(

Hafta sonunu yağmur kızımla akmerkeze giderek geçirdik, Allah'ım dışarıya çıkmanın bir gün bana cennet gibi geleceğini hiç düşünmezdim, vaktimiz sınırlı da olsa gezdik biraz, Tunanın doğumgünü vardı pazar günü , gittik pastası çok güzeldiiiiii:)

Bu pastalara pahalı deniliyor ama el emeği hepsi olacak o kadar bence...
Bu arada yağmur şu en tepedeki figürden çok korktu, gözleri çok kötü bakıyormuş, ya rüyasına girerseymiş? bütün gün dert edindi kızım ve görmek istemedi ...

Fazla yazamayacağım, iki çocuklu olmanın telaşlı hallerindeyim, ama mutluyum; çünkü geceleri bir yerine iki odaya girip üstlerini örtüyorum yavrularımın:) deli işi bişey işte ben de onlardanım...bu arada aylinde artık odasında uyuyor ne mutlu bana, sabaha karşı biraz mızıkçılık yapıyor e haliyle ben uykunun en güzel yerinde olunca kaçamak yapıp yanıma alıyorum ama yine de geceleri odasına geçmiş olması bile bana büyük mutluluk ve rahatlık sağladı...

Yağmuru artık yazmak yetmiyor, ben anlatınca onun güzelliğini dökemiyorum yazılara, bir şeyler anlatırken eli, ağzı, gözleri o çocuk aklı o temiz yüreği hepsi dile geliyor, kıyamıyorum hiç ona, sevdikçe sevesim geliyor, sarıldıkça sarılasım, öptükçe öpesim...kardeşini de o kadar çok seviyor ki severken ki o tizleştirdiği sesi, bana yardım edişi kısacası yağmurum bambaşka bir çocuk olup karşımda duruyor...

Sabahları erkenden kalktığı zaman başıma dikiliyor "anne okula ne zaman gideceğim" diye...devam eder mi acaba bütün okul yaşamında bu hali:) inşallah şimdiki gibi okuluna, okulunda üstlendiği görevlerine, sorumluluklarına hep sahip çıkan bir çocuk olur...

Kızlarımın uyurken ki halleri

Babasının kucağında uyuya kalmış Yağmur hali
Bu da minik tontiş Aylin

Bu da baba ve kızları şeklinde:)
Posted by Picasa


  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...