31 Mayıs 2012 Perşembe

yağmurumun saçları...


Fotoğraflarda saçımızın modeli pek belli olmuyor, ama arkası kısa yanlar daha uzunca...
Posted by Picasa

Zavallı akide şekeri :)

Dün yağmurun canı lokum istedi gittik lokumcuya lokum aldık, o sırada benimde canım akide şekeri çekti bende kendime şeker aldım, yağmur dedi ki tadına bakıcam, verdim bir tane biraz emdi sonra "of bu acıymış" dedi ve attı...bugün yine yemeye kalkıştı "yağmur o acı biliyorsun yeme " dedim ama aldırmadı yine biraz emdi ve attı ben de ona "bak yağmur acı olduğunu biliyordun ve yine aldın o şekeri ağzına, yemedin çöpe gitti zavallı şeker" dedim..bana demez mi "O mu zavallı anne? asıl ben zavallıyım" ve beni yine aklıyla gülümsetti:) doğru söze ne hacet hiç bir şey diyemedim, doğru şeker acıydı çöpe gitti ama onun acılığından yağmurun ağzı acıdı,  çok doğru zavallı olan benim kızımdı:)

30 Mayıs 2012 Çarşamba

ah koşnil...

Bu aralar koşnil mücadelemiz var...geçenlerde internetten okumuştum bu böceği ve kullanımını, yağmura da böyle hazır gıdalar almamamız için etkileyici olur deyip göstermiş ve anlatmıştım, bunu öğrenince artık ne alsak "anne bunda koşnil var mıdır?" diyor babası bişey içse "baba o koşnillidir" diyor, ığğ koşnil, bööğhh koşnil diye geçiyor günlerimiz..işin kötü tarafı yağmurun bu sene ki pastasını yapacaktım ben doğal olarak şeker hamuru kullanacağım acaba şeker hamuru da koşnilli midir? yağmur bunu da düşündü tabi, çocuğum pastasından da vazgeçti "normal pasta olsun n'yapalım" demeye başladı...şu işi iyice öğrenmek lazım..

Meraklısına koşnil nedir? BURADA

Of ya bizim zamanımızda koşnil mi vardı?varsa da bilmedik yedik gitti işte...bazen bu kadar bilgiye ulaşmanın kolay olmasına içerliyorum..o yalan bu yalan neye elimizi atsak çamur oldu bu dünyada...olurdu tv de bir iki çizgi film o kadar, vardı sadece bir kanal yetti işte, çıkar oynardık sokakta, arada annemiz para verirse görürdük bakkal yüzü , o zaman da alır yerdik ne bulursak.. neyse bu konu uzar çok ...
Yağmur bu sabah  7.15 te uyandı, odasında yere oturmuş toka sepetini de almış önüne, elinde tarağı, tacı, takıp takıp aynaya bakıyor, dakikalarca ayna önünden ayrılamadı bu sabah evden çıkarken, bakalım hangi arkadaşı fark edecekmiş ilk olarak saçını:) güzelce kendi başına üzerini giyindi, her sabah olduğu gibi pijamalarını katladı yamukta olsa:) sabah böyleydi ya akşam da yatarken ona kitap okudum "hadi kitabını seç" değimde de kitaplarının önünde durmuş "acaba hangisini seçsem, annem tatlı tatlı sesiyle okusa bana" diyor :) hoş kızım benim böyle anılmak ta ne güzel şey :) zaten bazen ona bakıyorum, ayline bakıyorum da sığınacak tek limanları varsa o da benim işte :) aylin desen ağladı mı annesi, acıktı mı annesi, kucak mı annesi...babasına da gidiyor elbet ama ben daha çok beraberim onunla o yüzden bana daha çok alışkın e malum her ihtiyacını da ben karşılayınca, minik bebeğim benim, kucağıma alıyorum boynumu yiyor, gıdıklıyor beni:) şimdi oynuyor oyuncak simitinde, 4,5 aylık oldu neredeyse, dün akşam konuşuyoruz da o ağladığı geceleri, ne geceler yaşadık ta geçti, şimdi bakıyorum oturup kucağımda elinde bişeyler oynuyor bile...böyle her şeyin gözünün önünde olması kadar huzur verici bir şey olamaz herhalde...her dakikaya şahit olmak çok güzel bir şey...Yağmurumu 8 aylıkken bırakmıştım da çalışmaya başlamıştım o zamanlar, sonrasında yazları hep anneannesinde çatalcada geçirdi haftada  2 gün görüyordum sadece, çok zoruma gidiyordu, aylinde aynı şeyleri yaşamak istemesem de hayat bazen bizleri zorluyor bazı şeylere...kısmet diyelim...

Geriye sayım başladı bizim evde yağmurun gösterisi için, kızım bir ay sonra ilk mezuniyetini verecek:) Allah bana inşallah nice güzel, sağlıklı, başarılı mezuniyetlerini gösterir kızımın, kızlarımın...düşününce çok şey hayal ediyorum ama en önemlisi onların sağlığı ve mutluluğu... Haziranın 20 sine kadar belli olacak bu sene hangi okula gideceği, şu anda bu konuda en çok ben heyecanlıyım...Umarım şansımız da yaver gider, istediğimiz okula gönderebiliriz yağmurumu...

Aylin ağlamakta...artık gitme zamanı....

29 Mayıs 2012 Salı

Yağmurumun saçları kesildi o arada malum sırnaşık kuaförum  illa senin saçını da keselim dedi, ben de niyetliydim aslında ama aylin yanımdayken hiç oralı olmamıştım ama hazır aylin de duruyorken dedim kestireyim bende, oturduk ana kız sandalyeye, ikimizin ki birbirine benzedi aslında ama yağmurun ki daha uzun oldu benim ki daha kısa...ben yağmurunkini beğendim o benimkini böyle "yok senin güzel aman yok senin daha güzel" diye paslaşıp durduk, acayip heyecanlıydı okuldan onu aldığımda " ay şimdi içime bi stres girdi " deyip beni güldürdü yol boyunca:) ama pek keyifliydi, unutmuşum fotoğraf makinemi almayı yanıma pek üzüldüm:(
Bi notta şu; Artık sütümüzü de yağmurun okuluna gelen sütten alıyoruz yani onlara da bi çiftlikten geliyor ohh böyle eski usul kaynatıp içtik diğer yarısına da yoğurt yaptım , önceki gün yaptığım yoğurdu da torbaya doldurdum süzme yoğurt oluyor, pek bi beşrikliyim ay ay:)
Kızlar uyudu, ohh ben de bi nefes alıyorum böyle olunca kendime geliyorum, daha saat erken yuppiiiii! ve kızlar uyudu yuppiiii!!!!
 
İşte böyle benim minik kızlarım...Yağmur aylini çok sevse de onun ağlamalarından, bana zaman tanımamasından da çok şikayetçi, geçen gün ağlarken aylin "anne keşke bunu doğurmasaydın" diyor...kendince çok ta haklı sebepleri var, dün yine kendi küçüklük videolarını izlerken benim onunla oyun oynadığım bir videoyu izliyordu ki "anne benimle yine böyle oyun oynarmısın?" dedi...çok üzüldüm :(benim anneliğim böyle işte kırılgan :(aylincim de hiç fırsat vermiyor bize , sürekli yanında olalım istiyor, onunla oyun oynayalım, benim elimi tutsun, meme emsin...her geçen gün daha da iyiye dönse de henüz çok küçük...şimdilerde de yine burnu tıkalı, sesi kısıldı...
Bugün yağmurumun saçını kestireceğiz çok heyecanlı...uzun saçlı çok zor oluyor hele ki, yazın..her gün banyo yapsa yeridir, zaten yaz gelince her gün girer banyoya, kendi kendine duş alıyor artık:) geçen yıl da yıkanırdı ohh sıcak yaz günlerinde pek iyi, keyifli gelirdi yavruma...
O kadar anlayışlı ve mantıklı bir çocuk ki yağmur, yaradılışı güzel bebeğimin, bir şeyi yapmaması gerekiyorsa yapmıyor, her şeyin o kadar farkında ki...böyle bir kızım olduğu için çok ama çok şanslıyım:)
Aylinden ve vaktim oldukça evi düzenlemekten dolayı pek yazamadım bu sıralar, zaten yazarken de aklım hep acaba aylin uyanır mı? acaba kıpırdadı mı? acaba ağlar mı diye düşünürken aklımı toplayıp yazıya devam etmem zor oluyor, artık sadece not alabilicem gibime geliyor...
Bana gelince, aylin doğdu doğalı sadece iki kitap bitirebildim o da geçen hafta bitti şükür ki...şimdi yanıma yeni kitap aldım o da çok sayfalı olduğundan ancak aylin yaşına gelince bitirebilirim herhalde:) aslında her şey bahane, okunmak istedi mi zaman yaratıyor insan, mesela biten kitabın çoğunu tuvalette okudum, ama benim için zor, sadece aylin olsa evde sıkıntı olmaz ama akşam oluyor yağmur geliyor eve, ona yemek hazırlamam gerekiyor her gün, biz ne olsa yeriz ama onun için özenli davranmak zorundayım...sonra evin günlük işleri derken ancak aylini uyuturken kitap okuyabiliyorum...neyse daha okuyacak zamanlarım olur inşallah...

Yağmurun balıkları hala yaşıyor:)

Hafta sonu bebeğe doğru yol aldık ortaköyden, iyi de oldu termosumuza da çay koymuştuk pek keyifli oldu ama işin park kısmını sevmedim, ne diye bütün millet onca park varken çocuğunu oraya topluyor, o kadar kalabalık ki oynayacak alan kalmamış bile, gürültüden yoruluyor insan...neyse yağmur da biraz oynadı tabi ona vız geliyor park varken kalabalıktan ya bizler rahatsız oluyoruz...

Aylintoş uyandı artık...birazdan ilgi bekler benden, yine yazarım...
 
 

24 Mayıs 2012 Perşembe


Bilerek mi yanına almadın giderken başının yastıkta bıraktığı çukuru 
Güveniyordum oysa ben sevgimize vapur iskelesi ya da 
Tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar 
Beni senin gibi bir de annem terketmişti ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur.

Sunay Akın.


18 Mayıs 2012 Cuma

Anneannesi namaz kılarken ona, "anneannem ezan kılıyor" diyen,
Kardeşi ağlarken ağlamasından sıkılıp "Anne keşke doğurmasaydın bunu!" diyen,
Arda oyuncağını toplamazken ona daha bir kaç hafta öncesini ifade edeceğine, yerine " geçen sene de toplamamıştın" diyen yağmurumun dilinde böyle komiklikler bitmiyor, şimdilerde de kulaklarında ki deliklere takmış durumda, neymiş efendim kapanacakmış o delikler artık istemiyormuş, büyüyünce deldirirmiş yeniden, zor zahmet anlatarak ikna ettim şimdilik tekrar küpe taktık ama ne kadar gider bilmiyorum, off aslında çok şeyler yapıp çok şeyler yaşıyoruz ama müsait olupta yazamıyorum işte :( Aylin zor zahmet anca bu saatte uyutmayı başarabildim, bazen pek güzel uyuyan çocuğum bazen de hiç uyumak istemiyor, çok tatlılaştı artık, bana bakıp bakıp gülmesi, emerken bana oyunlar yapması, altını değiştirirken yüzünde güller açması, sabahları şiş gözleriyle bana bakması, uzun uzun sesler çıkarması, kısacası aylin artık anlatılmaz yaşanır durumda, öpmeye doyamıyorum o minik burnunu, minik ayaklarını, minik kulaklarını kısacası şu anda minik olan her yerini öpe öpe kendimi doyuramıyorum...
Şimdide ancak bunları yazabiliyorum, ama kahvem eşliğinde uzun uzun yazmayı ve kitap okumayı çok özlüyorummmmm :(

8 Mayıs 2012 Salı

Şu güzele bakın yaaaa....

 
Posted by Picasa


İki kızımda evde, yağmurcum hasta, ayağında bir ağrı varmış bilmem neden? aslında 3/4 gündür söylüyor ama görünürde bir şey olmadığı için ciddiye almadık, bugün artık yürüyüşünde de aksama olmaya başladı, okula gidemedi, evde dinlendi ama geçmedi, yarın randevu aldık dr. a gidicez :(
Canım benim dün akşam okula gidemezsin bu halinle dedim de "derslerimi kaçırırım diyor bana....:(
Şimdi uyuyor, film izlerken uyuyakalmış miniğim...Aylin miniği de uyuyor, neyse ki onu da derin uykulara daldırmayı başarabildim bugün, ama sabah ki ağlamaları aşağıda:) böyle gözlerinden yaşlar akıyor , sonra öpü öpüveriyorum o yaşları o gözleri :)

Dün akşam ben sardunyalarımın topraklarını değiştirirken, yağmurda bu sene ki çileklerini ekti, geçen sene 5/6 tane çilek yemişti, bu sene de yiyecek inşallah çileklerini :)
Bu arada yağmurun bu aralar sevdiği şarkı da aşağıda, sanırım bütün çocuklar seviyor bu şarkıyı , bir dinlememiz de ezberimize aldık şarkıyı, şimdilerde evde en çok mırıldanılan şarkılardan biri oldu:)

Ai se Eu te Pego / Michel telo

 
 
Posted by Picasa





Hafta sonu neler yapmadık ki:)

Yağmur cuma akşamı "anne beni yarın dansa götürürmüsün" diye  çok ısrar etti, ne yapıp edip götürecektim heralde, ama sabah aybarstan mesaj geldi bizim salonda kidsdance başlamış her cumartesi 12 de, hoplaya hoplaya gittik, süper oldu aylinle ben izledik yağmuru, aylinde orada ki minik insanlara ve yükses sesli müziğe şaşırıp dikkatle izledi onları... salonda Yağmura 2 dk kalığına aylini emanet ettim tuvalete gitmek için o da bana çok güven verdi "anne tamam sen git ben bakarım " diye , aman Allah'ım bir geleyim ki ortada kimse yok bizim minnoştan başka, bizim kızı çağırınca dansa öğretmenleri toz olup uçmuş aylini bırakıp:)

Pazar günü de 13,30 a kadar evde sıkılıp ofur pufur oturduk, ne yapsak bilemedik, sahil dediler "ıı ıh dedim çok sıkıldım" gittik benim isteğim üzerine Sultanahmete, çok severim orayı, orada da çok anılarım olmuştu vakti zamanında, güzel bir gezinti yaptık, hava da süperdi, harika oldu:)




Bu, anakız köfte ekmek keyfi yaparken ... 


Bu, Yağmur tadına doyamazken...


Posted by Picasa


Ahh bu da anlatmayı unuttum, Sultanahmet dönüşü havayı da güzel bulunca hadi artık bu sene bahçe keyfi yapalım diye gidip kendimize bahçe masa sandalyesi aldık:) ben de çok keyiflendim ama yağmurun heyecanı bambaşkaydı, "keyif yapıcaz çok mutlu olucaz" diye diye babasına yardım etti, kurdular akşam bahçeye, şimdilik bi mum yaktık akşam yemeği bile yedik:) ama yağmur yine de balkonlu ev hayalinden vazgeçmedi:)
Bir gün o da olucak bebeğim:)

Kısa oldu daha çok yazardım ama aylintoşu alıp yağmuru almaya gidicez artık, bugün hiç uyumadı aylin doğru dürüst, şimdi uyuyacağı tuttu hep böyle oluyor :(

4 Mayıs 2012 Cuma

doğru, her şey kaderle noktalanıyor en sonunda...


Napolyon Bonaparte’nin deliler gibi sevdiği Josephin’e evlilik hediyesi olarak bir altın kolye verir. Kolyenin üzerinde birbirlerine rastlamalarının, aşklarının sebebi yazmaktadır. Tek bir kelime ”Kader….”

Belki de bütün bu seçimler, yol ayrımları, tercihler Napolyon Bonaparte’nin madolyona yazdırdığı gibi hepimizin kaderidir.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Ben diyorum ki şimdi aylin ilk doğduğunda çok zor geçiyordu günler, her şeye yeni baştan başlamak, başta heyecan sonrasında kaygı duyarak günleri geçirmek, hadi biraz büyüsünde ele alınsın derken şimdi o kıvama geldi işte aylin evet ilk günlerde yaşadığımız zorlukları yaşamıyoruz şimdi ama her ayın ayrı sorunları var, neyse şu koliği atlattık mı gerisi kolay gibi, sonra bu yazı da atlattık mı gerisi kış evde oturucaz, derken aylin önce oturacak, sonra emekleyecek, vericem eline bir havuç, koltuk kirlenecek, halı kirlenecek her şey eskirken bizler her geçen gün yenileniceğiz, değişeceğiz, büyüyeceğiz, kimbilir ne fırtınalar kopacak içimizde tekrar tekrar, yağmur okumayı sökecek, eğri büğrü yazılar yazacak, biz yok öyle değil böyle derken yağmur yılbaşından sonra kitaplarını okumaya başlayacak, o sırada ben de artık kitap okumaya başlayacağım tekrar kendime:) off düşünürken bile yapılacak , yaşanacak ne çok şey, ne güzel şeyler var diyorum, inşallah sağlıkla oluruz hep beraber, ben gelecek günleri yazarken, bu sayfalar unutulacak belki ama seneler sonra belki açıp kızlarım okuyacak...

Çok feci bahar alerjisi oldum yine her bahar gibi, burnum su gibi onu sileceğim derken her yanım kırmızı, dudaklarım çatladı, gözlerim sulanıp kaşındı perişanım şu aralar, sokaklara çıkmak istiyorum çok feci yine, aylin uyansın pazara gidelim bugün, çok seviyorum pazarları, her şey rengarenk, taptaze doyamıyorum onu da alim bunu da alim, o taze bu parlak derken puseti dolduruyoruz aylinle, hatta yağmuru da alıp öyle gidelim pazara, bana yardım eder, derim ki ona al bu poşete doldur on salatalık, onbeş biber, ben ona görev verirken o kendince en büyük sorumluluğu taşır hem sayar hem en iyilerinden seçer sebzeyi güzel kızım, bu arada yağmurun 2. dişi de düştü dün, alttan gelen dişleri kocaman, 

Ama bu düşenler küçücükkkkkkkkkkkkkkkk....

 
Posted by Picasa
Ben buna da üzülüyorum şimdi işte, ilk çıkan bu dişleriydi yağmurumun, dişine kaşık değdirip bakmıştım da çıt çıt sesi duyunca nasılda havalara uçmuştum kızımın ilk dişi çıktı diye, dün gibi hatırımdayken bu anlar nasıl da üzülmeyim:(
ama;
 Kızım daha çok büyücek hayalleri var, hem sörfçü olacak hem balerin, hem doktor olacak, hem pastacı:) saçlarını sarıya boyatıp, göbeğine piercing taktıracak:)

Ben bugünlerde buraya yansıtmadığım kadar duygusalım, iyisi mi  öğlen yemeğimi yemek için içeri geçeyim...
Yeni konu- aylinle ilgili bilinmeyen gerçeklerden biri de kolikli bir bebek olması , evet öyle midir böyle midir derken, aa bu kolikte neyin nesi derken baktım bizim kız kolik oluvermiş, ben hep nedenini acaba hamileliğimde çok ağladım, bundan mı oldu böyle diye düşünürken aslında benimle hiç ilgisinin olmadığını öğrendim, tamamen fizyolojik bir durummuş, her neyse zararsız bir ağlama olsa da aylin akşam başlayınca ağlamaya ne yapacağımızı şaşırır oluyorduk, şimdi şimdi alıştık artık bu durumuna da tek dileğim artık bu ay sonuna doğru bu sıkıntının bitmesi...

Dün 1 mayıs tatildi çocukları alıp yıldız parkına gittik özgeyle , yağmur doyamadı oynamaya, aylin biraz mutlu biraz mıkırdanarak geçirdi dünü de...

Hafta sonu çatalcaya gittik, yağmur bir alem, bundan 1 ay öncesinde ben böyle yemek yerken "oo çok güzel olmuş tadı damağımda kaldı" diyince yağmur "o ne demek anne" diye sordu, ben de anlattım, bu hafta sonu da kahvaltı yaparken böyle boğazını tutup eliyle "tadı damağımda kaldı " dedi ben de "hımm yani çok mu güzel dedim" yok  "boğazıma yapıştı da böyle kaldı" demez mi çok güldürdü beni:) hımm bir de biz hani bak bu açık yeşil gibi renk ifadeleri kullanırız ya biz açık yeşil diyince o koyu yeşil yerleri doğal olarak "kapalı yeşil" diye adlandırıyor:)

oOoOhh bizde macera bitmez...Dün aylini oyun sepetinin içine yerleştirdim ben de banyoda bişeyler yapıyorum o sırada yağmur geldi koşa koşa yanıma "anne bak kardeşimin iki yanına da kılıç yaptım ben" dedi ben çok önemsemedim o sırada "hıım öyle mi" diye geçiştirdim, geçiştirmez olaydım:) yağmur odasına geçti sonra, ben de bir iki dk ya aylinin yanına gittim bir de ne göreyim bizim ablamız aylinin iki yanağına  birden kürdan yapıştırmış bantla:) kılıçları oymuş...işte o zaman anladım ki çok sevse bile yararı zararı ayırt edemiyor bu çocuklar o yüzden gerçekten yalnız bırakmamak gerek, gittim yağmura durumu anlattım anladı tabi ki, olay şimdilik güleceğimiz bir konu olarak kapandı ama bir daha ki sefere dikkati elden bırakmamak gerek...

Bu sefer sadece aylinden resimler var, yağmurla foto çekilemedik son günlerde:)

 
En güzel vakit geçirdiği oyuncağı:)


Memnuniyetsiz kızım kırlarda:)
 
Çatalcadaki çekirge:)
Posted by Picasa


  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...