30 Kasım 2012 Cuma

Mevlana...




Allah der ki;
Kimi benden çok seversen
Onu senden alırım...

Ve ekler :
... "Onsuz yaşayamam" deme,
Seni onsuz da yaşatırım.

Ve Mevsim geçer,
Gölge veren ağaçların dalları kurur,
Sabır taşar,
Canından saydığın
Yar bile bir gün el olur,
Aklın şaşar.

Dostun düşmana dönüşür,
Düşman kalkar dost olur,
Öyle garip bir dünya.

Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur...



Yeni bir yıl daha yaklaşıyor...yeni yılı kutlama sebebim ise sadece ve sadece yeni bir yıla başlamak! hani karalama defterin vardır da temize çekersin ya  ve temize çektiğin sayfayı bir daha kirletmeyeceğine söz verirsin ya işte böyle bir başlangıç benim için...gerçi her sene sonunda, yeni bir yıl için verdiğim sözleri tutamadıysam da o yılın bana mutluluk getireceğine inanırım hep...

Sonra severim o yeni yılın ışıltısını, ailecek ne yapsak sorularımızın cevabını bulmayı, kimileri yanlış yorumlasa da severim bir yılbaşı ağacını süslemeyi, sevdiklerime kurabiyeler yapıp asmayı o çam ağacı dallarına...
İşte yine bir senenin sonunda daha ben bu heyecanlarla doluyum, geçen yıl karnım burnumda aylini beklerken bu yıl aylinde bizimleyken ilk yeni yılımızı kutlayacağız...klasik haline getirmeyi amaçladığım kurabiye evimizi bu sene de, bu hafta yapacağım inşallah, geçen yılkinden daha küçük yapacağım bunu ama...yağmur istiyor ki yaptığımız o evi yesin..bu sene ki uygulamamız böyle olacak, hazırlanıp fotoğrafları çekildikten sonra, aylar sonra tozlarından ve erimişliğinden bozulup "vah vah yazık oldu" diye atmak yerine ucundan ucundan yiyeceğiz bu evi:) masallardaki hikayeyi neden canlandırmayalım ki ? hem hangimiz imrenmedik ki çocukken o hansel ve gretelin yediği şeker eve:)

Yukarıda ki kartpostalı görünce benim çocukluğum geldi aklıma ama...senenin son haftalarında kurulurdu böyle kartpostalcılar taksim meydanına, hava buz, etrafta kestaneciler...ışıl ışıl seyreder, paramın yettiğince alırdım bu kartlardan, böyle pullu olanları vardı onlar daha pahalıydı, alabiliyorsam onlardan alırdım, gönderirdim anneanneme, teyzeme...şimdi böyle bakınca o zaman ne hissediyorsam şimdi de onu hissediyorum...ışıl ışıl bir ev... o kadar uzak ki kendimi resmin içine dahil edemiyorum..garip bir his işte...

Çocukluğunda yaşayamadığın şeyleri büyüyünce daha inatla yaşamayı istiyorsun ya işte bazen her şeyi yaşamamak lazım...

günlerdir biz...


Yazamadım  her ne olduysa da, açık havalara kapılıp kendimi sokaklara attım her günü bir birinden güzel bu güzel havaları değerlendirmezsem enerji depolayamazdım ama ne yalan söyleyeyim doymadım doyamadım gezmelere ben..hele ki yanımda annem olunca bıkmam bıkamam ben bu gezmelerden...çok güzeldi çokkkkk!
Sadede gelelim konumuz başka...
Evde ki çocuklara bakacak olursak aşağıda halleri belli ama ben bir de yazayım yazabildiğim kadar, yağmurdan başlayacak olursak, kızım okumayı  da söktü yazmayı da..henüz okulda 9 harf öğrenmelerine rağmen yağmur her harfi tanıdığı için artık okuyabiliyor, babaannesine mektup bile yazdı, yolladık postayla:)
b ve d harflerini ayrıca g ve ğ harfleri biraz kafamızı karıştırıyor olsa da zamanla o da geçecektir nasılsa...yağmurum kreşte nasıl ki yapması gerekenler konusunda sorumluluk sahibiyse -aynısını okul içinde dilemiştim- ki şimdi de dersleri konusunda sorumluluk sahibi...bu hemen eve gelince ödev yapıyor anlamına gelmiyor tabiki:) yapabileceği kadar gevezelik, edebileceği kadar tembellik yapmıyor diyemem ama sonunda ödevi olduğunu ve onu yapması gerektiğini biliyor...kendi kendine kitabını eline alıp okuyor, sonra da "ben doğru okudum anne senin bakmana gerek yok" diyor:) hafta sonu eline gazete almış onu da okumaya çalışıyor, sokaklarda tabelaları, evde kitapları bu aralar sürekli her şeyi okuyoruz...bu sebepten dolayı yağmura okuma hediyesi bir sürü kitaplar aldık dün:) hafta sonları piyano dersleri devam ediyor en son geçtiğimiz pazar kızım ilk kez notalara bakarak bir şeyler çaldı bize, ne kadar mutlu oldum anlatamam,  hele  bir de benim bilmediğim bir şeyi kızım bilince ben daha da mutlu oldum:)burada ki tek sorun benim takip edememem oldu:)
Aynı zamanda oyunlar, evcilikler bitmiyor...ben fazla oynayamasam da odasına kapanıp kendince bir şeyler oynuyor, bazen o odadan süslenmiş bir şekilde salon kapısına gelip "din don din don" yapıyor bir bakıyorum komşum gelmiş :)
Geçen pazar biz yine böyle maaile komşuculuk oynarken hamile rolündeki kübranın karnı acıkır ve komşusu yağmurdan atıştıracak bişeyler ister, benim kızımda ona "inekten sıkılmış sütüm var istermisin?" dedi...beni yine aldı bir gülme...

Yağmur böyleyken aylinde büyümeye çalışıyor işte, artık yemek yerken kitap okuyoruz ayline o da takip ediyor ama kucağımdayken okuyamıyorum, okutmuyor çünkü...geceleri hala huysuz ,tatlı tatlı uyumuyor, yine de şükür diyorum ayaklanıp uyanmıyor, biraz mızmızlanıp yatıyor tekrar. hep bu emme yüzünden bence...bir süre daha devam böyle yarım yamalak uykulara demek ki...aşağıda babasına yaptığını ablasına da yapıyor ablası okuldan gelince odasına çekilirse eğer kapılarını kapatıp, aylinde böyle kapısında bekliyor ağlıyor:( ama ablası almıyor onu odasına, çocukların bir arada olduğu ortamlar aylin için çok eğlenceli oluyor, öyle ki farkında onların da kendisine yakın olduğunun...ama şimdilik oyunlarda kimse onu arasına almıyor...
kendi oyuncaklarından çok işte bulaşık makinesi, çamaşırlar, çekmeceler, dolaplar, karıştırmalık şeyler aylinin oyuncakları oldu...çok tatlı evimizin minik şekeri:)

İşte kızlar böyleyken ben de aralarında yuvarlanıp gidiyorum çok şükür:)
10 aydır ilk kez çocuklarımı bırakıp bu akşam yemeğe gidiyorum:) bu da özel ayarladığımız bişey değil hani, aybarsın iş arkadaşlarıyla düzenlenen bir yemek davetine katılacağız...hatırlıyorumda  yağmur böyle minikken biz çok gezerdik ama aylin korkulu rüyamız oldu, geceleri sadece ve sadece beni isteyince...ama belli mi olur aylin huzurla uyur anneannesiyle bu gece de belki ben de gitmem gereken saatin sadece 1 saat fazlasında da geziveririm akşam akşam çoluksuz çocuksuz....hım? olur mu acaba? bu sorunun cevabı artık bir sonra ki yazıda:)


Aylintoş banyo kapısında babasını beklerken....

Yine Aylin bu aralar çok sevdiği kitabını karıştırırken...

Anladım bu ikisi birbirine benziyor... zamanı geldikçe aylinde ablasının yaptıklarını yapıyor...


İşte bu da anne bir yandan masa toplayıp bulaşıkları yıkarken, kızlarının ona yardım edişinin fotoğrafı (!)
Posted by Picasa

19 Kasım 2012 Pazartesi


"Neymiş acaba bu piyano bir ablam bir babam oturuyor başına?"
 
Posted by Picasa

"Bu aralar ayline de kitap okuma maceralarımız başladı, onu da kitap kurdu yapacak annesi"

Bu evi sadeleştirme işi beni çok yordu hala da yoruyor üzerine kombi bozulması, mutfak dolabının parçalara ayrılması  ve bunların bana çıkardığı işler gibi aksilikler de eklenince daha da yorulur oldum, şu anda tek istediğim bu haftayı da atlatıp, tertemiz evimde, güzelce ağırlanmış misafirlerim gittikten sonra çocukların erken bir saatte uyuması ve benimde elimde koca kahve kupamla gece saat kaç olursa olsun yalnız kalıp kafamı dinleyebilmek tek istediğim şey ...
Bu yukarıda ki bıcırıkta ayrıca bu işlerin arasında sürüm sürüm sürünüyor benimle, abla okula gitti aylin hafta sonundan sonra pazartesi sendromu yaşamakta, çünkü yağmur evde olduğu sürece genelde onun peşinde geziyor sağolsun minik ablası da ona çok güzel eşlik ediyor, canı istemediği zaman karga tulumba çocuğu ser sepet edip atıyor salonun ortasına, "ne yapıyorsun yağmur" dememize kalmadan kendisi ortalıktan toz duman oluyor...
Hafta sonu çok ta bir şey yapmadık , yağmurun arkadaşı geldi mira, onunla evde oynadılar bizde annesiyle sohbet ettik, sohbetin konusu mira ve kardeşinin zor şartlar altında büyümesi olunca kendimi sürekli suçlu ve kötü hissettim. Mira ailesiyle babaannesinin yanında kalıyor, babasının iş durumları ne yazık ki kötü ve bir türlü rayına oturmuyor, anne babaanneyle anlaşamıyor, kendilerine ait odaları yok hepsi bir arada bir odada yatıyorlar, miranın oyuncakları da çok yok, kardeşi talya doğumda oluşan bir nedenle 3,5 yaşında olmasına rağmen 2 yaş özelliklerini taşıyor:( Mirayı ve annesini bize davet etmeden önce çok düşündüm oysa ki ne yalan söyleyim eğer onlar ısrar etmeselerdi çağırmaya niyetim yoktu..nedenine gelince biliyordum içinde bulundukları durumu ve miranın bize gelerek sıkıntı yaşamasını istemedim, çünkü o bir çocuk ve öyle bir yaştaki,  sosyal anlamda değer yargıları bu yaşta oluşuyor yani " senin odan yok, çünkü..."ile başlayan bir cümleyi diğer arkadaşlarının durumları ile karşılaştırarak  yorumlayacaktır...ki, annesi bunların hepsinin farkında...Çok üzüldüm, oynarlarken hep baktım ona, yağmura...içinde kimbilir benim bilmediğim daha ne fırtınalar kopuyordu...yapabileceğim hiç bir şey yoktu iyi dileklerim ve ellerimi onlara dua etmek için açmaktan başka...:(
Gel gelelim bu konuda yaram fazla, sadece mira için değil, diğer bir çok çocuk ve bir çok insan için...Her şey insanlar için şu dünyada bir gün dupduru sularda yüzerken, ertesi gün belki o kadar bile beklemeden, bir batağın içinde çırpınışını görmek...umarım kimse yaşamaz, kimseye yaşatmaz  Allah'ım..
Diyorum ya benim yazacak, irdeleyecek o kadar çok şeyim var ki ama aklımı başımdan alan minik böcek aylin varken yanımda, sadece özetle kalıyorum yazdıklarımda...

16 Kasım 2012 Cuma

haftanın özeti....




Bu hafta ne yaptım anlamadım ama hafta bitti...

Pazartesi ve salı yağmur hastaydı, bebeğimin çok kötü göğsü daraldı:( gece çok kötü uyudu, neyse ki anneciğim vardı yanımızda pazartesi apar topar hastaneye gittik, bebekliğinde yaptıkları gibi ilaçlı hava verdiler yavrukuşuma, canım benim o kadar çaresizdi ki çok üzüldüm:( yine alerji olayları, şüpheler, testler...henüz testimizi yaptırmadık, dr.umuz biraz iyileşmesini beklememizi söyledi...2 gün raporluydu yağmur hal böyle olup geçen hafta sonuyla birleşince 4 gün beraberdik evde, doğal olarak okula gidesi gelmedi "anne ben seni çok özlüyorum okulda, anne okulda seni özlediğim için bu gece azcık sizin yatağınız da yatabilir miyim?" gibi gibi nazlanmalarımız çok oldu neyse ki ilk günü atlatınca rahatladık...Sonra ki günler evle uğraştım hep bi ton atılacak şey, çer, çöp çıkardım...yağmurun yatağının gelmesine az kaldı, odasını toparladım çok iyi oldu.

-bak caniko toplarımızı bekliyoruz asacağız onları hep, valla hayaliyle yaşıyorum:)

Neyse, abla hasta olunca ayline sıçramaması mümkün değil yine burnumuz akıyor, tıkanıyor...bu hafta beni hiç üzmedi aylin ben işlerimi yaparken o da hep yanımda oyalandı, zaten ablasının odası onun için oyun odası o kadar rengin ve eşyanın içinde kendini kaybediyor beni unutuyor:)

İyi ki doğurmuşum sizi...:)

Bir sonraki hafta misafirlerim gelecek hayli kalabalık olacaklar, yine o hafta yağmurun kreşten arkadaşının doğumgünü var, ondan bir sonraki hafta okuldan arkadaşının doğumgünü var, yine haftaya baby shower var yani pasta yapacağım:) çok heyecanlıyım nasıl yapsak diye düşünüyoruz bu aralar??

Bu hafta sonuna gelince, aslında yine yapacak çok şey var, öncelikle kitap fuarı var, gitmem gerek mutlaka, yağmura kışlık mont almamız gerekiyor, kendime biraz bardak çanak alacağım...yarın yağmurun ilk başladığı ilkokulundan arkadaşı gelecek "mira"...

ve ben yorgun anne.....

Posted by Picasa

9 Kasım 2012 Cuma

iyi mi yaptım kötü mü anlamadım?

Vejetaryancılık durumuzda gelişme;

Ben-"Yağmur bak demek sen hamburgerde yemeyeceksin"
Yağmur-"yoo hamburgerde tavuk yok ki onun içindeki halka var ya o sarı şey"
Ben- "tamam işte o hamburger işte, hani sana soruyoruz ya etli mi tavuklu mu diye"
Yağmur-" tamam işte onda kemik yok ki"
Ben-"iyi işte tavuğun kemiğini çıkarıp eziyorlar, öyle köfte oluyor"
(ığğğ,ağğ,ooo) sesleri
Yağmur-"hayatta yemem bir daha!"

Gerçekten ben ne yaptım? dur bakalım bu işin sonu nereye gidecek.

Yağmurla babası bu akşam maça gittiler, kızım ilk kez bir stada gidiyor, kendi tuttuğu takımın maçına:) BJK:) formasını da giydi, illa altına da şort giyecekmiş daha neler, ben her şeyi iki kat giydirdim, üstünde atletiyle beraber 4 kat + bir de mont tabi oldu mu 5 kat, altta iki tayt üst üste, ellerinde eldiven, sanki alaskaya gidiyor. ben giydirdikçe yağmur gülsem mi ağlasam mı oluyor, kapıdan çıkıyorum tembihler 
" şey orada o kalabalıkta kaybolmazsınız değil mi? yağmuru elinden bırakma sakın he, yağmur bak babanı bırakma sakın orası kalabalık olur"
Sanki yanında ki babası değil, benimkilerde laf olsun, maksat konuşmak olsun..hey Allah'ım n'olcak benim bu hallerim..
Onlar gitti aylinin erken uyuyacağı tuttu, ben de oturdum kitap okudum oh pek güzel oldu, akşamüzeri kurabiye hamuru hazırlamıştım dolapta bekliyordu onları pişirdim sanırım 9 tane kurabiye yedim! tepside izleri kalmasın diye de hepsini boşalttım başka bir tabağa, çünkü gelecekler birazdan az değil koca tepside 9 kurabiye izi..

Maçtan özetler artık yağmur gelince:)
İyi uykular




Çok istiyorum bir başıma kalıp, saatlerce buraya ordan burdan, gelmişten geçmişten, dünden, bugünden, yarından, yazmayı....

Bu aralar çok uzak bunlar bana ama bir gün elimde kahvem yine o çok özlediğim sardunyalarıma bakarak yazacağım çok ama çok...o zaman kışın kasveti bugünkü gibi ruhuma vurmayacak....

böyle bir şey çıkacaktı yağmurdan bekliyordum


Dün akşam yemekte tavuk kanatlarımız vardı, güzelce pişirdik yeni actifryımızda, masaya oturduk yemeye başladık, yağmur 2 kanadı bitirmişti ki elinde ki kemiklere bakıp " ben bunları yemicem!" dedi, neden diye sorduğumda bana onların bir canlı olduklarını, böyle yerken onlara yazık olduğunu söyledi, bundan sonra yemeyecekmiş? balıkta yemeyecekmiş?  henüz et, kıyma vs. ayrımında değil ama ciddiye alırsa yakında bunlar da yenmeyecekler listesine eklenecek gibi...böyle bir şey çıkacaktı yağmurdan bekliyordum, küçükken de durup durup derdi böyle şeyler...

Ne yapalım yağmurcuğum saygıyla eğiliyorum kararlarının arkasından:)

Aylinin kedileri




Aylinin gıd gıd gıdakları, hav havları, cikcikleri ama en çokta miyavları... hayatımızın olmazsa olmaz canlıları

iyi ki varsınız ve iyi ki bizim sokağımız binbeşyüz çeşit kedi dolu....

Bu kedilerde canikonun yaptığı enfes kediler, olsun evdeydik ama kedimiz vardı yine :)
Posted by Picasa

7 Kasım 2012 Çarşamba

mutlu sabahlar, öglenler, aksamlarrrrrrr :)



Seviyorum yağmuru mutlu edecek şeyleri napim:)
Posted by Picasa

ssssss uyuyooooo

Posted by Picasa
 
Posted by Picasa


Evet hafta sonu ben mutfağı toparlarken yağmura yazdırdığım alışveriş listesi, Aynaya tutup bakınca genelde her şey normale yakın ama bu düz hali, yansıma değil, yağmurun harfleri böyle, hatta bazen rakamları da böyle ters yazdığı olur, ama hiç bu kadar harfi bir arada bu kadar ters görmemiştim, bu arada yanlış anlaşılmasın el yazıda her şey düzgün:)
Listemizin orjinali de;

süt,
külah,
yumurta,
ıslak mendil,
bant
Yine de anlaşılıyor ama değil mi?

komik şey:)

6 Kasım 2012 Salı


"Anne, bugün hava çok halsiz görünüyor baksana..."

Miniğim ya sen nesin böyle?
Havayı kapalı, bulutlu görünce bizim yağmurun dediği bu işte...

Akıllı kızım benim artık ilk hecelerimiz, ilk kelimelerimiz okunmaya başladı evimizde, elimizde kitabımız ela, lale, ata, atlet, talat...vs. okuyoruz da okuyoruz ne güzel bir şeymiş kızının okuduğunu görmek, onun defterine eğilipte kalem tutan minicik elleriyle yazı yazdığını görmek...
Evet sıkılıyoruz bazen, ödevler hatırlatılınca ufluyoruz, 5dk. yazı yazıp sonrasında dinlenme molası da istiyoruz, ama sonuca bakarsak biz hem okuyup hem yazıyoruz:)

Sadece ben çok yazamıyorum buraya bu da beni üzüyor, hep böyle kısa kısa:( 
ama ne yapalım bu süreçte böyle bişey işte....

Aylincikte bir cesaret tutunduğu yerden ellerini bırakıp ayakta duruyor tek başına, "ce' e " yi kendisi eline hırka, mendil ne bulursa yapıyor, kafasına bişey koyup simitçilikte yapıyor, abba, baba ba ba da diyor, söylenip bağırıyor, bay bay , gel gel  de yapıyor yapıyor işte o da çok tatlıııııııııııı...

Yağmurcuğum kübranın sayesinde geçen hafta piyano derslerine de başladı, gel keyfim gel, bizde hayat çok hareketli her güne ayrı bir hikayemiz var, bu hafta sonu meşe palamudu arkadaşlarıyla buluşuyoruz yağmur çok heyecanlı arkadaşlarını görecek diye...

İşte böyle, haydi görüşmek üzere....

2 Kasım 2012 Cuma

Sonunda oldu 3 aylık uğraşın sonunda yağmurcuğum içimize sinen daha iyi bir okulda öğrenim görmeye başladı dün, hakkında hayırlısı olsun canım kızım, biz senin için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık, umarım sen de çok mutlu olursun yeni okulunda, öğretmenin ve arkadaşlarınla...

Çok yorgunum, yorgunluğum biraz hasta olmamdan biraz da yağmurla olan bu aralar ki iletişimsizliğimizden...varmış ya 6,5/7 yaş sendromu diye bişey varmış, dedim ki içinden çıkamıyorum ben artık bir uzmana mı gitmeli acaba derken yaptığım araştırmalar sonucu bu yaşta sendrom olacağını okudum, yağmur da bir sendromda öyle bir sendrom ki, bana uf'lamalar, can sıkıntıları, abartılı davranışlar gerçekten işin içinden çıkamaz durumdayım desem yeridir, acil bu soruna çözüm bulmam gerek ama yağmura değil kendime bulmalıyım çözümü çünkü belli ki bu yılın sonuna kadar yağmur değişmeyecek ama benim bu cadı anne şeklimden çıkmam gerek! Allah'ım daha 6,5 yaşında bunlarla uğraşıyorsak bunun daha ergenliği var :( 
Eskiden sendrom yokmuymuş acaba, ben geçirdim mi acaba böyle şeyler, yok ya biz annemize uflayamazdık bile, otur kıçının üstüne işte, ye iç yat ...
Ola ola bu kadar ince hesaplar yapan bir anne oldum ya daha ne diyebilirim ki kendime...en çokta kendime kızıyorum, bazen gerçekten hiç olmamam gereken şekillere giriyorum :( önemsememem gereken şeyleri önemser buluyorum bazen, kısacası tüm bunları düşünürken yoruluyorum.....


Normal mi?

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...