28 Aralık 2012 Cuma

karşınızda yeni odamızzzzzz


İşte yağmurun keyifli odasından kareler, biz hem çok sevdik hem de çok rahat ettik, bütün döküntümüzü alıyor..
Hani ikeadan resmini eklediğim bu  ranza var ya işte biz onu almadık, bu ranzayı da yaptırdık, istediğimiz gibi raflar eklettik, ferforjeden dallar, çiçekler yaptırdık, tamamı ferforje olmasından dolayı çok daha sağlam oldu vs. vs. vs...
Odanın havası değişti birden valla, kızlar çok mutlu oldu, onların mutluluğu da her şeye değerdi zaten:)


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Minijik böjek:)
Posted by Picasa

27 Aralık 2012 Perşembe

Monet sen nesin? :(



Yağmur dün SSM 'de "Monetin Bahçesi" sergisine gitti okulla, nasıl geçti diye sorduğuma ise "hiçç işte baktık öyle kimse bir şey anlatmadı o yüzden çok zevksizdi":( dedi, çok üzüldüm bunları duyduğuma, Yağmur'un bu ilk sergisi yeni okuluyla, aslında siteyi incelediğimde rehber eşliğinde gezinin yapılacağı bilgisi var ama sanırım istenildiği gibi olmamış, bir önceki gün ben aslında resimleri gösterip aynı kreşte olduğu gibi bir dille anlatacaktım gidince daha farklı baksın resimlere diye ama işte evde bir de minik bir şey olunca zamanım ve ben o kadar bölünüyorum ki...Şimdilik biz çözümü yılbaşından sonraki hafta beraber tekrar gidip gezmekte bulduk..


Bizde ki diğer haberlerden biri de yağmurun yatağının artık kurulmuş olması:) resimlerini aktaracağım tıpkı yağmur gibi aylinde çok sevdi ranzayı:) öyle keyifli oldu ki odası kızımın birden çocuk olasım geldi, oturup o masada saatlerce ders çalışasım geldi:) kendi çocukluğumu anımsadım nerede böyle bir çalışma masası üstelik üstünde yatak? kaldı ki biz 3 çocuk hepimiz aynı odada yatardık, bir tane de mutfak masasından bozma tahta uzun bir masamız vardı, olsun biz onu da süsler dururduk işte olanca imkanlarımızla...Şimdiki çocuklar çok şanslı diyemeyeceğim çünkü şimdiki çocukların bazıları şanslı sadece...yağmur'da onlardan biri...aylin'de...aslında bir çocuk için en büyük şans sevgidir, şefkattir, anne ve babadır...işte buna sahipsen zaten sen şanslı doğmuşsundur bu hayata...

....ama yine de bir ailenin açlık sınırının 948 TL olduğu ama aynı zamanda da asgari ücretinde 720 TL civarı olduğu bir ülkede yaşıyorsanız gerçekten "şans" teriminin nereye ait olduğu biraz düşündürücü...:(
Posted by Picasa

25 Aralık 2012 Salı

her tatilin de bir sonu vardır:)

Ve tatilimiz bitti...ne desem bilmiyorum ama üzgün değilim:) nedeniyse evimde hem çok rahatım hem çok mutlu, tatilin bana kalırsa en güzel yanı öyle ev toplama derdin yok bir de yemek yapma derdin yok, vur kapıyı çık içeri girince de şöyle iteleyiver valizi at kendini kurulu yatağa:) güzeldi evet bembeyaz bir sabaha uyanmak, dimdik pistlerde kayan, aralarında benim kızım ve aybarsımın da olduğu insanları izlemek,evet minik kızım da kaydı hem de öyle güzel öğrendi ki kaymayı ama çok çabuk sıkıldı, sanırım otelde olmak, sıcacık çikolataları canı istediği gibi doldurup içmek onun için daha keyifliydi, üzüldüm kayabiliyorken çokça kaysın istedim ama sonra baktım ki o daha bir çocuk elbet sıkılacaktı.. neyse kuzuma inşallah daha çokça fırsatlar yaratırız da o da isterse yine kayar...

Hiç dönmek istemedi yağmurum, çünkü kızakla kaydı, kara doyamadı, otelin içerisinde ki kahve makinelerinden sürekli kendi de içerek bana da ikramlarda bulunmak ona çok büyük mutluluk kattı,fazla özgür takıldı:) sever benim kızım böyle şeyleri, bazen dolanırız da sahilde bana sürekli sahilde ki oteli gösterir "anne gelip burada kalalım mı biraz "diye, ilahi yağmurum...Yağmur böyleydi ya aylinle benim ki tatil miydi bilmiyorum?? yürüdüğü için sürekli ayakta olmak istedi, e o ayakta olunca orası ev değil ki bende sürekli peşindeydim, kayanlardan çok ben yoruldum..ben kaymadım kaymak için fırsatta yaratmadım nedeni ise biliyorum aylin kimseyle rahat durmayacaktı ve benim de içim içimi yiyecekti iyisi mi ben bu işi bire daha ki sefere bıraktım ama bakıp bakıp içlenmedim desem de yeridir şimdi....



Böyle böyle geçti tatilimiz, şimdi yeni yıl zamanı:)

O kadar çok kahve içmişim ki orada şimdi bişeyler içmek istiyorum ama bu kahve değil ıyk:(

Akşama ne pişiricem?

Evde kıtlık hakim....

Cadı uyuyor

Söylenti böceğim de gelir birazdan

Dışarı çıksam soğuk sanki

Bu ne yapacağım hallerimden nefret ediyorum !
Biraz abartacağım belki ama ne yapayım hangi birini elesem ki?

STOP!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Posted by Picasa

21 Aralık 2012 Cuma

Gidiyoruz:)



Son günlerde çok yazamadım evet ama yapılacak çok fazla işim vardı, bugün gidiyoruz artık kuzucuklarımla kar tatilimiz başlıyor, çokça kartopu oynayıp, bolca kayacağız inşallah...Geri geldiğimde bol bol fotoyla beraber yazacağım da yazacağım.

Bu arada
Saat 13,11' i de geçti Mayaların kıyamet senaryosu da boşluğunu doldurmuş oldu artık. :)

13 Aralık 2012 Perşembe

Daha iyileşmedik, ama bayağı toparladık..miniklerin antibiyotikleri devam ediyor, yağmurum okuluna başladı...

Yağmur keyifli öyle ki masada yemek yerken dün sürekli gülüyordu, aynı şeyi gece yatağına süt götürünce de yaptı, sütünü içerken gülme krizi tuttu yine ama bu sefer bu kriz onu öksürüğe boğdu çünkü gülerken boğazına kaçırdı, ben de haliyle kızdım ben onun sırtını pıt pıtlarken yatak yorgan süt oldu dedim ki "yağmur neden böyle yapıyorsun ki?" durdu düşündü, "anne ama napim hani içimde benim "canım"  var ya, işte o beni güldürüyor..."
Aldı beni de bir gülme...valla bazen bakıpta iç geçiriyorum şimdi böyle böyle bu çocuk haller uzaklaşacak bizden ya derken gülecek böyle şeylerimiz kalmayacak mı diyorum ama olsun diyorum sonra benim için onların her anı ayrı bir hikaye olacak...değil mi?

Haftaya 3 günlük kar tatilimiz başlıyor, yağmur çok heyecanlı, kızım ilk kez bu kadar kar görecek:) ayrıca inşallah  kayağa başlayacak, bu kadar hasta olduktan sonra bu da iş mi şimdi diyecek oluyorum ama önceden yapılmış bir program olunca iptal etmedik. Bugün  okuldan yağmuru ben alacağım, onun kayak pantolonu, eldiveni gibi biraz eksiklerini tamamlayacağız. Ben önceki senelerden tecrübemle kayak yapmamayı planlıyorum ama aybars ısrarla yaparsın diyor, bir cesaret tekrar denemeyi düşünüyorum, nasılsa yağmur ders alacak bende teknikleri öğrenip uygulayacağım bakalım belki bu sefer daha iyi tecrübelerim olur:)

Aylintoş ise "yine burası neresi" şeklinde huysuzlanacak muhtemelen ama biz bu tatilin tadını çıkaracağız ayline rağmen:)

A bu arada aylintoşumun yürüdüğünü yazmamıştım buraya, ne büyük eksiklik minyatür kızım 10 ay 3 günlükken yürümeye başladı:) o gün bugün kendini her gün geliştirerek yürüyor:) heh işte bizi zorlayan şey bu sürekli gezmek, kurcalamak istiyor her yer alt üst, çocuklu evin güzel yanı bu, önceleri sürekli toplardım ortalığı, oyuncaklarını ama artık pes ettim, sürekli dağılan bir evi neden toplayayım ki:)

Kelimelerde pek bir değişiklik yok "babouuu" demeye devam, her kapı çalışında "babouuu", her babasının resmini görünce "babouuu", babasının kucağında "babouuu", çözdüm babasına diyor böyle, ablasına bu aralar "bab bab, bab" yapıyor çünkü...

Anne mi? cık! o da ne!

10 Aralık 2012 Pazartesi

peşimizi bırakmayan hastalık...

Uyuyamıyorum...gözüme uyku girmiyor...kızım hasta, ilk göz ağrım hasta...öyle hasta oldu ki ona bakınca içim sızlıyor, nefes alış verişini gördükçe yüreğim darlanıyor...uyuyamıyorum...

Bebeğim yılbaşı ağacını bile süsleyemedi..haftalardır beklediği, istediği tek şeydi, ama yapamadı gözleri kan çanağına döndü 39,5 lara çıktı ateşi, yorgun düştü de uyuyakaldı minik yavrum...çok uzun zaman olmuştu halbuki böyle ateşlenmeyeli, böyle halsizlenmeyeli...

Böyle zamanlarda kendimi çok yalnız hissediyorum, biliyorum çaresiz değil bu durumumuz ama ben şu an Onu rahatlatamadığım için kendimi çok çaresiz hissediyorum:(

Yarın yine doktorlardayız...hiç bir şey istemiyorum şu an yavrumun iyi olmasından başka:(

Hayatımda başedemediğim tek duygu sanırım annelik....






7 Aralık 2012 Cuma

Kendime söz verdiğim hiç bir şeyi yapamıyorum...Kendime istediğim gibi bakamıyorum, spora gitmek istiyorum gidemiyorum, kurabiye evimi bu hafta yaparım dememe rağmen yapamıyorum, kitabımı okuyamıyorum, işin bence en acınılası tarafı da bu hafta aylini arabayla dr.a  götürmek dışında dışarı çıkamayışım ve bugün cuma...hava soğuk, yağışlı, aylin hala hasta...yapacak bir şeyim yok gibi gözüküyor...
Baharı beklemek gerek...sürekli bir şeyleri beklemek...beklemektir belki de insana umudu yaşatan...aylin şimdi adımlar atıyor, sonra kolayı fark edip emeklemeye devam da etse 10 adım atıyor istediği zaman...bu bizim için harika bir şey...şimdi de kesintisiz yürümesini bekliyorum mesela, sonra "babaouuu" (yağmur mu diyor baba mı anlamıyorum), "mama", "del" (gel) lerden sonra anne demesini bekliyorum...yağmur okumaya başladı şimdi, su gibi okusa da bir duysam diyorum, aylin biraz daha büyüse de bende artık sevdiğim her şeyle hakkıyla ilgilenebileyim istiyorum...işte benim küçücük umut dünyam da bu...hımm bir de yılbaşı malum piyango bize vurursa neler yaparız heyecanımız da var:)var da var bunlar sadece  cebimi dolduranlar...

Bu sabah yağmurun halleri var ama fotoğraflarda bir sorun var halledince yazacağım...
Dün sabah beni şikayet ediyordu teyzesine..

"Her gün aynı yumurtayı yiyiyorum, annem beni bu yumurtaya hapis ediyor!"

Şaşkın kendi istiyor başka bir şey yemem ben diye?

5 Aralık 2012 Çarşamba

hastayız...

Bugün hastayız...Aylintoşun kulağı kızarmış, burnu akıyor ve öksürüyor, dr. a gittik ilaçlarımız var, umarım hafta sonuna kadar ateş olmadan geçiririz...Bugün hastalar bende, karnı ağrıyan rifi de raporlu ve bende kalacak 2 gün...bense ıhlamurlar, tarçınlar, zencefiller, limonlar, çaylar  çorbalar şeklinde ömrümü mutfakta geçireceğim...



Dün yağmur kardeşine kendi 1. yaş gününde giydiği elbisesini giydirmemizi istedi, ortaya bu tablo çıktı, şeker şeyler...
Yağmur kitaplarını görünce gözü başka bir şey görmedi akşam ödevlerini bitirince yanımda sürekli kitap okudu...
Şimdilik bu kadar hastalar mızıklanıyor birinin uykusu geldi, biri patates istiyor...

imdat!!
Posted by Picasa

4 Aralık 2012 Salı

dünyanın en zor sorusu

 

Duyduğum en zor soruydu; "anne hayatın sonu var mı?" ne diyeceğimi bilemedim, kalakaldım... yağmur tekrar sordu "anne hayatın sonu var mı dedim?" "e şey, bilmiyorum yağmur, ne oldu ki?" dedim "hiç, hayatın sonu varsa ona göre kendimi koruyacağım"  bu sorunun cevabını yağmura tabi ki benim bildiğim gibi veremedim ama ona benimde bilmediğimi ,öğrenip ona anlatacağımı söyledim, vah vah bilmeyen anne! 
Gel zaman git zaman bir iki gün sormadı, sonra yine sordu "anne öğrendin mi hayatın sonu varmıymış?" "aa yok daha öğrenmedim, tamam yarın söz öğreneceğim" dedim ve o yarın geldi oturdum yağmurla konuştum, yağmur 6,5 yaşında bir çocuk, onun anlayacağı dilden önce doğadaki diğer canlılardan sonra da çok detaya girmeden insanların da hayatlarının bir sonu olduğunu anlattım, insanların hastalandığını ama bunun normal hastalıklarımızdan farklı olduğunu, yaşlanıldığını ama her yaşlananın da hayatın sonuna gelmediğini, hastalıklara ve kazalara karşı kendimizi korumamız gerektiğini anlattım. neyse ki şimdilik bana çok detaylı sormadı ama yakın zamanda yine soracak ve benim çalışmam gerekecek...

offf neden her şeye içim acıyor...:(

sevgili sendromumuz ve kitaplarımız...


Hava öyle kötü ki...evde mahsur kaldık aylinle...mutfakta tiramusu yaptık, akşam olunca canım çok tatlı çekiyor, e yağmurda seviyor, dün geceki gibi süt-bisküviye kalmayalım diye tatlımızı yaptık o hoşta hala yemeğimiz yok:)
Yağmurun dünkü 7 yaş sendromunda kalmıştık, diğer 7 yaşlarda nasıl seyrediyor bilmiyorum ama bizde bir asilik, bir karşı çıkmalar, sürekli ufflanmalar, duymamazlıktan gelmeler öne çıkan özelliklerimiz oluverdi.
Aslında baktığımda çok daha ciddi seyredebiliyormuş bu durum ama bizde bu belirtiler yok neyse ki..
buna göre;

"Bu dönemde çocuk sosyal benliğini keşfeder. Ben ki­mim, etrafımdaki bireyler kimdir, benimle onlar arasındaki mesafe nedir? Çocuk bu devrede sosyal bir varlık olarak toplum içerisindeki yerini alma krizi içerisindedir. İnsanın adaptasyonu için bu da önemli bir evredir. Bireyin sos­yal ve asosyal bir tutum ve davranışa yönelmesi, iyi, yeterli ve dengeli insanî münasebetler becerisi kazanabilmesi iste­niliyorsa bu ikinci kriz dönemini, sosyal benliği keşfetme yıllarını ailenin iyi değerlendirmesi ve çocuğunu uy­gun yönlendirebilmesi gereklidir.
İkinci kaprisler döneminde çocuk kendini çeviren so­mut dünyaya hükmetmek sevdasındadır. Bu yaşta çocuk okula gider, ailesi içerisinde olduğu gibi ilgi merkezi olmadı­ğını, birçok çocuklarla eşit olduğunu biraz acı bir şekilde keşfeder. Çocuğu el bebek gül bebek büyütmenin, nazlı büyüt­menin, ona sınırsız sevgi ve ilgi göstermenin, çocuğa iyilik olsun diye böyle davranmanın, sakıncaları çıkmaya başla­maktadır. Çıkış yolu çocuğun psiko-sosyal özelliklerini bile­rek dengeli yaklaşımlarda bulunmakla olacaktır. Böylece ev­de başrolü oynayan çocuk okulda, figüran değilse bile önemsiz bir rol olmak durumunda kalmışsa gerçekten sarsı­lır. Çocuk ilkokula başlamadan anaokullarında, bahçede ço­cuk gruplarıyla yeterli sosyal beceri ve kültür almış ise bu onun imdadına yetişecektir."

Kırmızıyla belirttiğim cümleyi ben her okuduğumda yağmurun bu tutumlarını karşısında aklıma geliveriyor, insan çocuğuna yakıştıramıyor bu kelimeleri...:( onun acı çekmesi benim kat be kat acı çekmem demek:( neyseki son cümleyle biz biraz bu işin vehametiden sıyrılmış oluyoruz.
En iyi ilacı ise bolca sabır ve çokça sevgi:) 2. sınıfa başladığımızda her şey bitmiş olacak:)

Kitaplarımız geldiiiiiiiii:)
Yağmurun kitapları  gelince sanki bana gelmiş gibi o kadar seviniyorum ki, kimbilir yağmur gelince nasıl sevinecek, hepsini okuyacağız kızıma gelince...





 
Mayanın günlüğü serimizden haydi oyuna, bu sefer el yazısıyla...

Yine el yazısıyla, kardeş sevgisini anlatan bir kitap hem de öyle bir kitap ki isimleri deriştirip yerine yağmur ve aylin yazsalar hiç şaşırmam, süper çok beğendim....sayfaların fotoğraflarını çektim ama bugün hava öyle kötü ki ışık, ışık yok :( 

El yazısı okuma kitabımız 3

Sakar cadı vini serimizin bu da 4. kitabı:)


aaaaa bu da bizim cadı cık cık cık ablası görmesin !
Posted by Picasa

Şimdi ben giderim kahvemi içmeye, hava kötü diyorum ama aslında öyle güzel ki, benim için kötü hava, eline çayını, kahveni almak, biraz dışarıda soğumak, eve gelip kitap okumak , yok onu canın çekmiyorsa da evde hamurun içinde boğulmak ve sevdiklerine hem güzel hem lezzetli şeyler sunmak...diyorum ve benden bir iç geçiyor çünkü çoğunu yapamıyorum bugün yapabildiğimiz ve ürettiğimiz tek şey tiramisu.
şimdi kafa çalıştırma zamanı ne yemek yapsak??

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...