28 Şubat 2013 Perşembe

anneye şiir...

"Gün gelecek kızım büyüyecek, okula gidecek" diye düşündüğüm zamanlar "amannn daha çok" var derdim
Çok yokmuş, şimdi o günlerdeyim kızım okumayı, yazmayı öğrendi bir de hepsinin üzerine annesine ilk şiirini yazdı..
Üç cümleden ibaret ama benim için dünyalara bedel!

 
Posted by Picasa
Güneşi görünce saldırdık ya biz parklara, otlara, bahçelere işte hasta olmuşuz...Aylintoşta baş gösterdi şimdilik ufak çapta nezlemiz...öyle tatlı ki o minicik burun deliklerinden akıyor sulu sulu sümükleri bebeğimin, böyle olunca daha bir üzülüyorum o düşünce mesela, ya da bir şey isteyipte ulaşamadığında, ağlayınca...şimdi uyudu canım benim, bakalım inşallah bol anne sütü ve yardımcı kuvvetlerle bir kaç güne aşacağız bu durumu...şimdilik yağmurda yok bir şey.... umarım olmaz...

Dün yağmurla dişçiye gittik, ben hemen tedaviye başlamazlar diyordum ama dün patır patır 3 dolgusunu yaptılar bile...kaldı 2 dolgumuz, ona da randevu alıp tekrar gideceğiz...sonra da rutin olarak ortodontik takiplerimiz başlayacak...

Şimdi sırada ortopedimiz var, yağmurda ki içe basma olayını çözmemiz gerek..şu kalan 2 dolguyu da bitirelim sonrasında ayaklarımız için gideceğiz...

Aslında çok fazla yazacak olayım yok bugün, hava zaten kapalı, hava kapalı olunca benimde içim kapalı oluyor, keyifsiz oluyorum...aa ama şunu söyleyebilirim murakami de 2. kitaba geçtim, çok güzel gidiyor hedefimi tutturacağım, pazara kadar 100 sayfam kaldı, okumam gerek böyle olunca ilk hafta hedefimi tutturmuş olacağım, şimdi belki anlamsız geliyor olabilir böyle hedefler, ama insanın başucunda 1300 sayfalık kitap olunca ister istemez şöyle düşünüyorsun, "biter elbet"...ama öyle olmuyor, zaten o kadar keyifli ki keşke daha fazlasını yapabilsem, çok acayip yerlere gidiyor konu , kimi zaman tahmin edebiliyorum kimi zamanda sürpriz şeyler oluyor, yani murakami okumayan kalmasın bence evet fazla fantastik ama çok güzelllll...

Dünden bu yana iki  çok eski arkadaşımla görüşüyorum, biri okuldan biri de ilk çalıştığım iş yerinden...  çalıştığım yerde ki arkadaşımın, ki benim için özel birisiydi, beni arayıp ta bulması beni çok şaşırttı...dur bakalım maziyi konuşacağız bu aralar....

Neyse konumuza dönelim konumuz minik ördekler.
Yağmurdan enstantaneler..

-Anne bir insan kaç yaşına kadar büyür (demek istediği fiziksel anlamda büyümek)
-20 yaşına kadar canım
-Hımm o zaman 20 yaşından sonra doğumgünü yapılmıyor mu?

Bir de kardeşi eğer koltukta bir yerde hopluyorsa ya da tehlikeli bir şeyler yapıp ta yağmur da ona bir şey olacağından korkuyorsa  kızarak Aylin'e;

-Aylin yüreğim indi yapma!

:)

Diyor...

Off aklıma geldi geçen gün alışverişteyken yanlışlıkla aylinin parmağı kabin kapısına sıkıştı ama çok kötü oldu bir saat sakinleşemedi canım benim, hadi aylin ağlıyor canı yandı ama bir yandan kardeşine bakarak "anne ne oldu bakim" diyerek iki göz iki çeşme yağmurda ağlıyor...

Canım benim yağmurum onun da yüreği yandı:(

25 Şubat 2013 Pazartesi

Beni böyle sev seveceksen....
Mevsim bahar...

hafta sonu manzaralarımız.....




İşte hafta sonu boollll resimli biz....

Söylemiştim Yağmurun okuldan arkadaşının doğumgününe gideceğiz diye, dışarıda bir kutlama yapmak istemişler Eren'e, Güzel, boğazda bir yerde açık büfe kahvaltıyla başladı doğumgünü, sonrasında çocukları eğlendirmek için tutulmuş bence, benim gözümde "yapay" palyaçolar geldi...çünkü bir iki kez çocukların yanına gidecek oldum da palyaçodan ben korktum, maksat vakti dolduralım, azıcık balon şişirelim, azıcık tren olalım, şeker torbası patlatalım diye yirmibeşkarış suratla, sanki şiir okuyormuş gibi tekdüze bir ses tonuyla çocukları eğlenceye çağıran evet yapay palyaçolardı bunlar...vallahi üzülmedim dersem yalan olur....
Neyse işte sonrasında pasta kesildi ve iyi ki doğdun Eren:)

İşte o palyaçolardan biri, tutuşa bak şeker torbasını bir de o arada çocukları çağırıp "hadi vur" deyişi var şenlikti yani...


Benim kızımda yarı arkadaşlarıyla yarı kendi çapında kah eğlendi kah sıkıldı:)
çok cool benim bu yağmurum ...kime çekmişse...


Asıl güzel olan sonrasıydı, dışarıda öyle güzel bir hava vardı ki doğumgününden çıkınca dolaştık sahilde...herkes, her şey öyle keyif vericiydi ki şu canlıların haline bir bakın, nasılda keyften dört köşe olmuşlardı azıcık güneşi görünce...


Çok ama çok tatlılardı...yayılmışlar çimenlere, güneşin ortasında.....


Onlar yayılır da benim minikom durur mu? hiç oturur mu pusetinde? attık onuda yaylaya düşe kalka öyle mutlu oldu ki...


Ağaçtan hop diye atlayışı:)


Yerlerde top gibi yuvarlanışı:)




Bu da benim binbir zahmetle ah uh diye diye ağaçlara tırmanmaya çalışan yağmur kuzu:)


Mantarı gösteren de O:)Çiçeği de çek diyen de O:)


Pozları veren de O:)



Onlar benim dünyamın güzelleri:)



Eh bu da anne güzel ve kızları....:)
Ne yapalım biraz da ben:)
 
 
 
 
 
 
 
Posted by Picasa

Mutlu anne:)

Eh sonrasında da ailecek Ezgi'lere  gittik tabi...
Orada da birbirlerine doyamadan oyunlar oynadılar..
Yani biz yağmurun da deyimiyle çok güzel bir hafta sonu geçirdik....


Eve 6 da geldiğimizde  içimde binbir türlü neşeyle girdim içeri, evimi özlemiştim, kitabımı özlemiştim, o kadar dolanmaktan ve hamurişi şeyler yemekten sonra mutfakta sebze pişirmeyi özlemiştim...bütün bu özlediklerimi yaptım, kızları da mis gibi uykularına yatırdım zira çok yorulmuşlardı...hoş aylin o yorgunluğa deliksiz bir uykuyu yine uyumadı, hatta bol delikli bir uyku uyudu ama ne yapacaksın işte ....
Aylin bebek bu.....






kilo meselesi....

Allah'ım şöyle olmam lazım, yani şu anki halimden 3,5 kilo daha az.....
zayıflamam gerek...:(

Bu arada Yağmurum ne kadar da küçükmüş...
5. yaş doğumgünü....

 
Posted by Picasa

he he...çok şirinler değil mi...?


Ne zamandır fotoğraflayacağım bir türlü olmadı, bugün artış ışık var mı yok mu aldırmadan çektim fotoğraflarını...Bunlar yağmurun tavşan evi ve ailesi...Canikosu almıştı, uzun süre benden bunu istemişti de almamıştım, en son canikosu alınca çok mutlu olmuştu yağmur...




Minik yatakları, ranza da olabiliyor...

Şu emzik ve biberon çıkıp takılıyor...

minik atı bile var....

Bu da anne tavşan...

Mutfağında kesme tahtasından tut tavasına kadar her şeyi var...


Posted by Picasa

İnsan bununla oynamasında ne yapsın? heh bir de bunun daha büyük evi var yağmur onu almak için para biriktiriyor, malesef bununla doymadı, çünkü bu eve fazla eşya alamıyor çünkü ayrıca satılan bu eve ait tuvaleti ama öyle böyle değil, tuvalet kağıdı rulosundan tuvalet fırçasına kadar.... banyosu, oturma odası, şöminesi, kitaplıkları, tv..ıvır zıvır bir evde ne arasan onlarında var....yağmura bazen söyleniyorum ama ben bile istiyorum :)
Ahhh şimdiki çocuklar ve oyuncaklar ....

seni seviyorum...



Bunu bugün Yağmur'un odasında, masasında buldum...kağıtların, kitapların arasında kalmıştı...kimbilir ne zaman yazmıştı...bilmiyorum ama beni ağlatmaya yetti sabah sabah....

"Sevgi bazen hiç değişmez ama annemi zaten çok seviyorum"

Kocaman yürekli canım kızım, ilk göz ağrım bebeğim....Ben de seni çok ama çok seviyorum....
Posted by Picasa

22 Şubat 2013 Cuma

Bugün daha iyiyim, aylin oyalıyor beni sağolsun, dağılmadık çekmece, dolap kalmıyor evin içinde ben bir yeri toplarken bir dönüyorum arkama o başka yerleri dağıtmış, kimi yerlere taktık dolap kilitleri ama yok hepsine takmak gerekliymiş...
Aslında böyle söyleniyorum ama bazen de hoşuma gidiyor, ne bileyim kendine eğlence buluyor işte, alıyor çekmecesinden bir bluz atıyor omzuna komik komik geziniyor, havalar güzelleşse de çıksak dışarılara kızlarımla... çok canları sıkılıyor sürekli evde olmaktan...

Neyse bu hafta sonu yağmurun programı yoğun...aslında cumartesi bir işimiz yok ama muhtemelen dışarı çıkarız.. pazar günü yağmurun okuldan arkadaşının doğumgününe gideceğiz, sabahtan kahvaltı şeklinde sanırım sonradan da pastası kesilecek, öğleden sonra da ezgilere gideceğiz hep beraber, yağmurun kreşten arkadaşı annesi de benim çok tatlı arkadaşım, bu sefer babalarda bizimle olacak evde oturup biz sohbet ederken kızlar da oyun oynayacaklar...işte bu yüzden yağmurun arkadaşlarına ufak birer hediye almak için sanırım yarın dışarıya çıkarız...

Benimde kitabım bitti bitecek 20 sayfam kaldı birazdan onu okumaya başlayıp bitireceğim, kendime yeni kitaplar bakarken bir yandan da otur murakamiyi oku diyorum kendime, sonuçta 400 sayfasını okudum, e şimdi uzun bir ara verirsem okuduklarımı da belki hatırlayamayabilirim...buna göre en doğru karar yarına kadar değişmezsem oturup sevgili murakamiyi okumak olacak....

Şu an okuduğum kitabın sonunu da çok merak ediyorum, Franza ne olacak? lena neyle karşılaşacak?

Hadi ben gittim....
Aylin mi o uyuyor....

...................................................................................................................................................................

Bu arada kitabımı bitirdim, aslında tahmin ettiğim bir sonuç çıkmasıyla beraber çok ta sürpriz şeyler gelişti...Bu kitap Kafkanın gerçek yaşamından kesitler oluşturduğu için sonuç benim için yine üzücüydü...O da  Sabahattin Ali gibi aslında zamanında kıymeti bilinmemiş, öldükten sonra ünlenmiş bir şair, bir yazar olmuş...
Bu arada sağda duran 1Q84' ün resmi daha yaklaşık 1000 sayfam olduğuna göre uzunca bir süre kalacak...ama haftada 200 sayfa okusam bundan önce okuduklarım gibi demek ki 5 hafta da, bilemedin işte 1,5 ayda yani nisan başına kalmaz bitiririm o zaman, baharda yeni kitaplar okuyabilirim, amma hesap yaptım ...olsun hedef koymak iyidir...

Şimdi Murakamiye geçiyorum...ama önce kızlarımla ilgilenmem gerek...Annemle babam Çatalca'ya gittiler, babam orada mutlu oluyor çok, onlar mutlu olunca bende kendimi iyi hissediyorum....


21 Şubat 2013 Perşembe

babama...

Bugün içim buruk biraz....bugünü izleyen uzunca bir süre de böyle buruk olacağım herhalde...hani bir şeyler eksilir ya içinizden işte benimde içimden,   bir şeyler eksildi...

Canım hiç bir şey istemiyor bugün...İyi ki Yağmur ve Aylin var yanımda...

Canım babacığım inşallah en kısa sürede çok ama çok iyi olursun, yaz gelecek, o zamana kadar tedavin bitmiş, biz inşallah senin o yemyeşil bahçende kara dutlarını yiyiyor olacağız, akşam olacak ve balkonunda yıldızları seyredip yarın ne yapacağımızı konuşacağız, canımız çay isteyecek sana en güzel çayı demleyeceğim....

Şimdi hepimizin güçlü olup iyi şeyler düşünme zamanımız...

Seni çok ama çok seviyorum canım babam...


19 Şubat 2013 Salı

aylin 13 aylık...



Hokey Pokey by Ray Anthony on Grooveshark
Bugün aylinin şarkısı...
Annenin kahve saati geldiiii, Aylin öğlen uykusuna yattı çünkü, yaklaşık 1 saate kadar da yağmurum gelir... Bugün aylin tam 13 aylık bir bebek oldu:) 
aylin 3/4 aylıkken bu zamanlarını hayal ettiğimde çok daha başka hayallerim vardı tabi, mesela aylin kendi yatağında bütün gece deliksiz uyuyacak gibi... malesef bu hayale eremedim, bunun dışında hayal ettiklerimin hepsi oldu...
Mesela pıtır pıtır evin içinde dolanıyor, eline alıp bir şeyleri yiyebiliyor,
 "mama yiyelim mi" dediğimde mutfağa yönelebiliyor "mamaaaa" diye, hadi uyuyalım deyince kendi kendine "e e e" yapıyor, yastıklarla oynamayı çok seviyor, yere yastıkları koyup, kafayı da koydu mu değmeyin keyfine, bebek arabasına bebeği koyup üç beş adım gezmeye götürüyor suratına bile bakmadığı bebeği:), perdelerin arkasında saklambaç oynamayı çok seviyor, ablası bizimle saklambaç oynarken de ablasının saklandığı yere gidip onu bize göstermek saklanmaktan daha çok mutlu ediyor aylini, 
gözünü, saçını, kulağını, burnunu, ağzını, elini, ayağını hatta göbeğini bile sorduğumuzda gösteriyor, en son elini uzatıp "merhaba" demeyi de öğrettim ona, şimdi elimi uzatıp "merhabaa" dediğim de o da bana elini uzatıyor...
gezmeyi artık seviyor, en son geçen hafta sonu dışarı çıkıp alışveriş yaptığımızda çok ama çok keyifliydi hiç sesi  çıkmadı, ağlamadı 2 saat boyunca...
çocuklara bakmaktan çok keyif alıyor, dışarıda puseti dışında yürümeyi çok seviyor, öyle minicik ki hala.... Doğumgününde ona aldığımız oyuncağı ile kule yapabiliyor...
daha benim aklıma gelmeyen aslında bir çok şeye şahit olabilmek çok güzel bu 13. ayın sonunda... 


 Bugün hiç bir şey yapmadık, tembellik dışında ...daha yemeğimiz bile yok, yağmur gelince belki çok az dışarıya çıkarız hava almaya...derken akşam oluyor yine...

Aylin sabah kahvaltısını yapmadı desek yeridir bugün...canı istemedi belli ki...ara öğünde portakal suyunu verdim lıkır lıkır içti neyse ki meyveleri seviyor...öğlen de dün akşam yemediği balığı sebze çorbasının içine kattım, uff bazen tadına bakıyorum da yenilecek şey gibi gelmiyor bana ama benim işgüzarlığım ne var ki bol sebze içinde balık...neyse bayıla bayıla yedi ya o da bize yetti...
 
Posted by Picasa

Aylinin kelime haznesini yazmıştım ya geçenlerde eksiklik olmuş, bir şey verdiğinde bize "aaaal" diye sesleniyor ve getiriyor, tabi bu kelimeden sayılmaz belki ama bize çok şey ifade ediyor:)
hımm bir de "hani ablası" ya da" hani babası" dediğimizde eliyle gel gel işareti yapıp "delll" diyor:)

Minik aylintoş seniiii.....birazdan ablamız gelir, aylin eğer uyanıksa onu camda karşılamaya da bayılır bu arada, yağmur dışında kimseyi  böyle gördüğünde bu kadar sevinç çığlıkları atmaz heeee..ben bile olsam bu kişi...
 işte kardeş olabilmek böyle bir şey ....:)

Bir de ben de acayip bir şey oluyor kendimi kaybediyorum bu kızı severken....

18 Şubat 2013 Pazartesi

bebeklerime...


Şu bıcırık var ya şu bıcırık, yani şu yukarıda ki resimde ki Aylin, bu kız böyle doğmadan önce yani ona hamileyken çok üzüldüğüm zamanlar da olurdu bazı bazı, yağmurumun yanı başında durup ona hep haksızlık ettiğimi, artık istediğim gibi onunla ilgilenmeyeceğimi, artık "tek" olamayacağını düşünür durur, karnı burnumda halimle yaşlar dökerdim günlerce hatta gecelerce....
Nitekim Aylinim doğdu ve eve döndüğümüzde yağmurum o kadar kırılgandı ki, işte ben o halini görüp yine yeniden başlamıştım ağlamaya, alıp alıp kucağıma sarıyordum yavrumu, o an o halimle aylin daha çok yabancıydı bana, onu da ölesiye çok sevmeme rağmen yağmura kıyamazdım bir türlü, bir de üzerine doğumumun 1 hafta sonrasında yağmurun su çiçeği olmasıyla araya giren 7 günlük ayrılık beni daha da benden etmişti...
Şimdi düşündüğümde...
Onları uyutuyorum... yağmur üzerini örtmeden yatıyor hep... kalkıp üzerini örtüyorum, ayline bakıyorum yumuk yumuk elleri uzanmış öylece yatıyor ...işte o zaman düşünüyorum dayanılmaz mutluluğumu, iyi ki doğurmuşum diyorum her defasında sizi...ben mutluyken onlarda o kadar mutlular ki...
Her ne kadar ablamız odasının kapısını ayline çarpsa da, oyuncaklar dağıldığında ayline kızsa da, kalemleri karıştırılsa ona bağırsa da....
ama...
Aylin kafasını çarpsa bakıyorum "ablasının kuzusuuuuu" diye ayline sarılan yine  de yağmur oluyor...

Canlarım benim onlar, her gece dualar ederek uyuttuğum, birbirlerine kenetlenmiş iki kardeş onlar, umuyorum ve aslında biliyorum ki bu hep böyle olacak, bugün düştüklerinde canları yanınca nasıl birbirlerine sarılıyorlarsa, yarın da üzüldüklerinde ve mutlu olduklarında da birbirlerine doyasıya sarılacak olan yine onlar olacak...

Güzel bebeklerim benim...tatlı rüyalar...

11 Şubat 2013 Pazartesi

bence

 
Posted by Picasa

Ben de biraz kendimle ilgilenmezsem enerjim olmuyor işte, heh şimdi murakami bitti mi ki?yoo bitmedi, ama kitap konusunda maymun iştahlı olduğum için ve son zamanlarda kitap bitirme hazzını hiç yaşayamadığım için murakiminin dışına çıkmak istedim, çünkü murakami çok güzel gitse de bitmiyor ya daralıyorum ama o da bitecek buna şüphem yok dur iki şu kitapları haklayımda bi derken zaten kürk mantolu madonna bitmek üzere:) çok zamandır okumak istediğim bir kitaptı, geçen gün aylinle dolaşırken alıverdim hemen, Kafkanın bebeği de kafkanın son günlerinde ki yaşamından kesitler alınarak uyarlanmış bir kitap...onu da merak ettim okuyacağım kürk mantolu madonna bitince...

hımm bir de kremlerim bitmişti, kendime kremler de aldım ama daha gelmedi yeni bir marka deneyeceğim, çok araştırdım, bence iyi olacak...

aa bir de tatil organizasyonu yaptık erken rezervasyondan:) 2 yıldır tatile gidememenin acısını daha ocak ayından çıkardık:) ne yapalım yavrukuşlarla güzel bir tatil yapacağız inşallah.. tatilimizi çok istemesemde bu bıcırıklarla daha rahat olacağından tatil köyü olarak seçtik, tam çocuk dostu bir yer...bana kalsa ben koy koy dolaşacağım ama çocuklarla ve arabayla zor yani ben yapamam yapabilene helal olsun...

eh bu da benden incilerdi kısa kısa...
Aylin uyudu, bana yazma fırsatı verdiği için kızıma öpü öpü öpücükler veriyorummmmm:)

diş hususu...

 
Posted by Picasa


Yağmurcuğumun süt dişleri dökülmekte artık, süt dişlerinin dökülmesinden değil de ortodontiye ihtiyacımız olduğundan  geçen yazdan bu yana dişçi arayışı, diş muayeneleri diye gidip geliyoruz , en baştan anlatacak olursam aslında bizim sorunumuz şu aşamada çene yapısındaki sıkıntı, yağmurun alt çenesi daha önde ve üst çene geride, ilk olarak ben bir diş hekimine gittiğimde bana ortodontik tedavinin ancak 12 yaşında başlayacağını söyledi bu adam kendince işinin ehli, ortondonti uzmanı değil, ayrıca çocuk hekimi de değil...sonrasında içime sinmedi M.Ü Diş Hekimliği Fakültesine gittik bu da işte geçtiğimiz sonbaharda, orada da ortodonti adına hiç bir şey söylemediler, önce pedodontiyle görüşmemizi sonra ortodontiye gitmemiz gerektiğini söylediler, iyi dedik randevu almaya çıktık, bize o zaman verdikleri randevu yaklaşık gittiğimiz günden sonraki 8. aydı?!?! hadi canım dedik çıktık oradan da....geçen hafta yeni bir diş hastanesi buldum, randevumuzu alıp gittik, özel bir diş hastanesi burası, gittim ve o kadar memnun oldum ki öncelikle çocuğu karşılamaları tam onun yaşına göre, adamakıllı anlatmaları ve sorunumuzu görmeleri ise bizim için çok güven vericiydi, Dedim ki içimden işte lanet olsun paranın gücü, paran varsa hizmet alıyorsun bu ülkede!malesef ki...neticede evet ortodonti bizi gördü, çene yapımızdan kaynaklı tedavimizin yapılacağını ama şimdilik ön kesici ve arka kalıcı dişleri beklememiz gerektiğini, ama bu arada eğer dişlerimizde çapraşıklık olursa en azından erken tedaviyle bunun önüne geçebileceğini söyleyerek bizi pedodontiye gönderdi, aynı hastanede pedodonti hekimi de çok ama çok tatlı bir bayandı, yağmurun dişlerine bakınca 5 dolgu + bir kök çekim+ yer tutucu aparey yapılması gerektiğini söyledi. hepsi de gerekliydi çünkü çürüklerimiz vardı bu çürük dişlerimiz her ne kadar süt dişi olup dökülecekse de daha en az 2 yıl bizde kalacaklardı... çıkan hesap dışında çok mutlu ayrıldık oradan:) yani biraz pahalı geldi bize, şimdi son olarak devlete ait bir diş hastanesine daha gitmeye karar verdim, en azından dolgularımızı orada ücretsiz yaptırıp, aparey ve ortodonti için sonrasını düşünecektik, yalnız sorun şu ki işte devlet ya, randevu alamıyorum :( bakalım bu gece de şansımı deneyeceğim  eğer orada da mutlu olamazsak yapılacak bir şey yok vereceğiz o parayı, sonuçta ben sadece olabilecekleri görmek istiyorum, yoksa yağmurun sağlığı için hiç bir şey gözümde büyümüyor...

İşte böyle, bizim diş sorunsalımızda bu aşamada...zor işmiş vesselam ve dişlere iyi bakmak gerekiyormuş...bu arada yağmurun çene de ki geriliği tamamen genetikmiş? dr. beni de muayene etti ben de bile çok ama çok hafif varmış? yağmurun işi bitsin ben de tedaviye başlayacağım....

ortaya karışık.



Haydi bir yerden başlayalım artık, çok zaman oldu yazmayalı, evet sebeplerim vardı her şey üst üste geldi ama sonrasında da tembellik çöktü, elim gitmedi bir türlü yazmaya, bugün hazır hava kasvetini korurken, aylinde uyumuşken ben de biraz karalayım bir şeyler, böyle de olunca zor oluyor ya, yani çok şey yazacakken bakıyorum sadece özet çıkarabiliyorum? neyse o da bize yeter şimdilik...

Öncelikle ayrı kaldığımız bu zaman içerisinde minik kızmın 1. yaş doğumgününü kutladık, O benim doğunca kucağıma verdikleri pembecik hanım işte artık 1 yaşında , Allahım düşünüyorum da az çektirmedi bana bu miniko, doğduğu günün gecesinden, tam 3,5 ayı dolana kadar ki gece ağlamaları, artık kolikmidir her neyse yaşadığı şey yavrumun çok zor geceler geçirdik, dediler ki geçer evet o geçti ama bizim gece uykularımız hiç düzelmedi...hal böyle olunca çok bilen ben "aman çocuğumu yanımda yatırmam nasıl alışırsa öyle gider yok yok" derken işte bu miniği yanımda yatar buldum, neymiş büyük lokma ye büyük laf etme. . neyse çok dert etmiyorum en azından geceyi odasında geçirmeye başlayıp gece ortasında yanımıza geliyor o da iyi.
Aylinden inciler neler dersek kısaca, aslında 1 yaşın gerektirdiği tüm özellikleri topluyor bünyesinde, hala
"ba-ba" baş kahramanımız, kapı otomatiğinin sesini duyunca başlıyor "babbaaaa", buna eklenen "ab-ba", "mam-ma", sonrasında sadece ağlarken "an-na"," an-nı" ,  "an-ne" şeklinde nam-ı diğer ben de eklenince kelime haznemiz bayağı gelişti:) türlü türlü oyunlar oynuyor, bana yine çok düşkün olsa da artık kendi kendine vakit geçirebiliyor olmasına seviniyorum..yemek konusunda da bayağı ilerledik, çok şükür geçte olsa lokma şeklinde şeyler yiyebiliyor artık, hala memeye devam bu arada:)

İşte altta görülenler Aylin için hazırladığımız doğumgünü kurabiyeleri, pastasını da yaptım ama resmi yok benim makinemdekiler flaşlı çekim sevmediğimden ve ışıkta yeterli gelmediğinden kötü çıkmış ama en kısa sürede ekleyeceğim. ben kendimize kalan kurabiyelerimizi arkalarına magnet yapıştırıp buzdolabına yapıştırdım, çok güzel durdular.


Yağmuruma gelince, 15 günlük tatilden sonra bugün yine okulda kızım, güzel bir uyanışla ve söylenmeden hazırlandı ve gitti miniğim okuluna, tatil boyunca tabi ki onu mutlu edecek şeyler yapmaya çalıştık, dışarıda gezintiler, tiyatrolar, sinemalar, anneannede kalmalar...okuyabildiğimiz kadar okuduk, alıştırmalarımızı yaptık...şimdi yeni bir dönem başladı bize...Aşağıda canikonun aldığı takma kirpiklerle pozları var...koca gözlü kızım benim


Bu da doğum günü kızı Aylin, off her gören erkek diyor bu kıza:(  işte böyle allayıp pullayınca biraz kurtarıyoruz durumu....iki lokma saçına da toka taktık..
 
Nereden bulmuşsa , almış ağzına emziği ablasının yatağına tırmanıyor potina...
 
Bu da karne alış günümüzdü, yağmura kumpir ısmarlamak için sahile indik, sonra biraz oynadılar iki kardeş, Aylin de çok seviyor parkı, sallanmayı, kaydırağı, ahh bir bahar gelse:)



Kumpirci kızım benim, çokta sever dışarılarda yemekler yemeği...ama artık bayağı kesti bu sokak yemeklerini, geçen gün dolapta bulduğu hazır meyve suyunu ve önceki haftadan kalan gazozu alıp lavoboya boşaltmış neymiş zararlıymış haklı yavrucağım, sonra nutella hakkında ki gerçeği de okuyunca artık ondan da vazgeçti, hatta dün ona "sana waffle yapayım" dedim de "ama nutellla yiyemeyiz ki" dedi:) büyük başarı..

İşte Yağmur bebeğin karne heyecanı...

Bu miniko da İstiklal Marşını duyunca uykudan uyanıp bu halde poz verdi bana:)


aaa evet bu aşağıda ki resimde Yıldız Parkı Malta Köşkü'nden, o gün Meşe Palamuduna gittik, eski okulumuzda sanat atölyesi etkinliğimiz vardı, çok güzel geçti, okula gitmeden önce beşiktaşa gitmiştik bir iki kitapçıları dolanınca baktık vaktimiz var Yıldız Parkına uğradık anne kız keyf yaptık:)

Bu köşkten çıkınca kendini saraylı havasına iyice bürüdü kızım, Hürrem sultan edasıyla oyuna başladık...


İşte bizden böyle.....ortaya karışık oldu ama artık konu konu yazmaya devam ederim ben nasılsa açılışı yaptık...:)

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...