11 Nisan 2013 Perşembe

 
Posted by Picasa

Bu fotoğrafı görünce dayanamadım hallerine...
O kadar kendilerinden geçmişler ki ve o kadar memnunlar ki hallerinden ..
Beraber kucak kucağa yemek yiyiyorlar...
Canımın taaaa içleri!
Sizi çooooook seviyorummmmmmmmmmm!


Çok meşgulüz en erken pazartesi bizden haberlerle burada olurum, merak edenlere duyurulur..

Öptüm sizi

10 Nisan 2013 Çarşamba

Bu aralar boş durmaktan neye saracağımı şaşırdım doğrusu en çok sardığım şey kitaplar oluyor, Murakami bittikten sonra bir boşluğa düştüm nedense baktığım hiç bir kitap beni tatmin etmiyor, elim gitmiyor, okuyasım gelmiyor...ben böyle böyle kitap alamayınca evde çok eskiden kalma "Sinekli Bakkal" ı gördüm, okunması gereken bir kitap diye düşündüm ve hala da öyle düşünüyorum, bu yüzden elimde, anlatımı oldukça zengin yalnız beni zorlayan tek tarafı cümlelerin kuruluşundaki karmaşa, konuyu bilmemden dolayı bana çok heyecan vermiyor açıkçası nerede ne olup biteceğini az çok biliyorum ama yine de ben hiç Halide Edip Adıvar okumadım...bu yüzden onu okuyacağım...yine de bugün sepetime bir kaç kitap attım, akşam alacağım. Murakaminin diğer okumadığım kitaplarını okuyayım dedim ama biraz ara vermek istedim onun dünyasına...

İşte böyle ...derken bugün ilk kez Nazilli'den çok ama çok güvendiğim birinin tarlalarından çıkmış enfes sebze ve meyvelerim gelecek, taze otlarım, yumurtalarım gelecek...ben böyle konuşup, organik adı altında bir şeyler alınca annemler kızıyorlar bana, haklı olabilirler ama sadece şurada; ben gidip marketten on bin çeşit markanın organik adı altında kutuladığı yumurtalardan almıyorum ya da reyon olarak ayrılan yerlerden salkım domatesler ya da ayva, narlar almıyorum çünkü güvenmiyorum, artık herkes bu işin ticaretini yapıyor...ben bizzat gerçekten güvendiğim, gerçekten özgürce, zamanında yetiştiğine inandığım sebzeleri, otları, meyveleri alıyorum...evet burada aldıklarımdan biraz olsun fazlaca para veriyorum ama bu düzen değişene kadar da sırtıma yeni bir kazak almayıp o farkı çocuklarımın boğazına giden şeyin ne olduğunu bilerek yaşamaya karar verdiğim için yapıyorum. öyle ki en masumundan, en kolay yetişen maydanozu bile yiyesim gelmiyor, sapları pırasa sapı gibi olmuş, kokuları yok, ıspanak desen yaprakları delik deşikolup solmuş.. kimbilir ne zaman toplandı da bağlanıp satıyorlar...tavuk desen aylardır ağzımıza sürmüyoruz, arada bir annemde olup yersek yiyiyoruz ama en sevdiğim tavuk suyuna çorba bile yapamıyorum o kadar tiksindim..Evet biz çocukken organik yemedik çünkü organik beslenmeye zaten ihtiyacımız yoktu ama şimdi tehlikeli bir dünyadayız, ben sadece bu tehlikelerin arasında yapabileceğimi yapıyorum sadece...yoruma açık...
Gelsinler bakalım fotoğraflayacağım hepsini...zaten az kaldı yaz geliyor okullar kapanınca ben giderim çatalcaya, mis gibi dalından koparıp yeriz her şeyi zaten...
İşte böyle, şimdi kahvemi içiyorum, aylin uyuyor...Yağmurda gelince dışarı çıkar havalanırız biraz... hava güzel gibi...

Dün akşam kurufasulye pilav vardı menüde, tatlı olarakta profiterol yaptım sanki her gün tatlı yaparmışım gibi:), özgeleri de çağırdım beraber yedik, çay içtik..çocuklar kudurdu da kudurdu ev talan oldu neyse ki aylinde erken uyumayı başardı da az nefes alıp bende uyudum...

Günün özeti böyleydi...

9 Nisan 2013 Salı

günlerdir biz...


Çok zamandır yazmıyorum, yaşadıklarının yazılmasını hak eden iki küçük yavrum varken ben ayıp ediyorum biliyorum ama benimde nutkumun tutulduğu, kalbimin kapılarının kapadığı dönemler olabilir ve ben de o dönemlerden geçiyorum... şimdi bile sorsan yazasım yok ama yazarak belki de açılabilirim düşüncesiyle yazıyorum işte...
Aslında hayat aynı dozunda, yinelenen günler... şikayetçi miyim asla, her şey güzel, rayında gidiyor işler, çocuklar iyi, ufak tefek mevsimsel hastalıklarının dışında hallerinden memnunlar, sadece ben her şeyi çok bildiğim için bazen memnuniyetsizlik yaratıyorum, o da sadece kendime...
Aylin büyümeye ve gelişmeye devam ediyor, büyümek dediysem aslında persentil eğrilerine bakılırsa ortanın bir alt seviyesinde ilerliyor, bilmiyorum sosyal gelişimi iyi olduğu için çokta takılmıyorum ama ne zamandır düzgün bir dr. kontrolüne de gitmedik, o yüzden aylini ve yağmuru da fazla zayıf oluşundan dolayı yani aslında ikisini de benzer nedenlerden dolayı ancak nisanın 29 'unda randevu alabildiğim bir dr. a götüreceğim...maksat kendi içimi rahatlatmak yani umarım sonucunda da bunu diyebilirim. 
Aylin 14 ay +2 haftasını yaşıyor canım minik kızım, hala memeye çok bağlı acaba kesmeli miyim diye düşünüp dururken artık dr. kontrolünden sonraya bu sorunu karara bağlamamın doğru olduğuna kanaat getirdim, yeni şeyler öğrenmeye daha da açık, akıllı bıdık ama işine gelmedi mi istemediği şeyleri yapmak için kendini zorlamıyor, bu aralar çok güzel sevimli oluyor işte böyle:)
nasıl? olmuş değil mi:) yani sevimli:)
arkada da yağmurum ektiği çiçekleri sulamak için iş başında:)


Bu da arkadaşlarımızın olduğu günlerden biri hepsi yatak tepesinde kudurmacada...



Yağmurum kardeşine çok ama çok güzel ablalık yapıyor, çubuk kraker yerlerken...



Elinden tutup gezdiriyor...

İşte bu da bir akşamüstü sahilde gezinirken yağmurun suratını cırmalayan kedi! fotoğrafın çekildiği gün değil de bu fotoğraftan yaklaşık 1 hafta sonra tam da bu kedi cırmaladı yağmuru...apar topar hastanelere koşup kuduz iğnemizin ilk dozunu olduk toplamda 5 doz olan iğnemizin sonuncusu da haftaya cuma yapılacak...yavrucağım kedi sevgisi uğruna...cık cık cık


Bu bıcır da uzatmıştı parmağını aynı bu fotoğrafta olduğu gibi kediye de neyse ki onu kurtardık kedinin hışmından...bu arada artık kediyi göremiyoruz??


Aylinin varla yok arası görünen saçlarına hevesle takıp takıştırdım tokalarıda....

Anında çıkardı :(cadaloz...

Bu da ev aktivitelerimizden ...şişeye makarna doldurmaca... arada bir de ağzımıza atmaca...

Yağmurum baharın gelmesiyle sebze, çiçek ekimine başlamıştı geçen haftalarda, maydanozlarını ekerken...minik elli, ince parmaklı narin kızım...


Ödevimi yapacağım diye odasında ki çadıra giripte uyuyakalan kızım...aynısını bazı bazı masa başında da yapıyor...ama ne kadar uyuyakalırsa kalsın sınıfta haftanın yıldızı seçilecek kadar başarılı bebeğim:)


İşte fotoğraflarla hayat böyle....daha çok şey vardır yazılacakta bakalım açılışı yaptık yazarız artık...
Hımm bak elektrikli süpürgem bozuldu o kadar çok servise gidip geldi ki geçmiş zamanlarda bende artık yenisini almaya karar verdim, çok paraya çok ta güzel bir süpürge aldım, alırken on bin kez düşündüm bu paraya alınır mı diye ama iyi ki de almışım evet çok pahalı ama değdi...
Baharla beraber güneş yüzünü göstermeye başlayınca bir de kendime, kendimce afillisinden bir güneş gözlüğü aldım,
ben böyle böyle alırken sürekli, bir türlü erimeyen borçlarım artık kocamın gözüne batmış olacak ki elimden bütün kredi kartlarımı aldı, sahiden de şimdi kredi kartım yok ama hiç şikayetlenmiyorum çok iyi oldu, tek kötü tarafı kuaföre gideceğim mesela, "aybars bana para verirmisin?" diyorum çocuk gibi:) yeni bir dönem başlattık böylece evde, artık nakite dönüyoruz inşallah:)
Bu yolda başarılarımızın daim olacağını dileyerek bu yazıma da son veriyorum...
yarın inşallah görüşmek üzere...



Aaaa bu kalmış:) annesi kek yaparken aylinin unla imtihanı, hiç ama hiç sevmedi eline yapıştı kaldı unlar zaten hiç sevmez böyle şeyleri ığğhh ıggğğhh!
Posted by Picasa

4 Nisan 2013 Perşembe

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...