24 Ekim 2014 Cuma

uyku sorunsalımız

Din don ben geldim, geleceğimi söylemiştim:)

Aylin'i öğlen uykusuna yatırdım, sabah erken kalkıp, kahvaltımızı yapıp hemen dışarı attık kendimizi, biraz küçük kıvırcıkla dolaşıp evimize geldik, akşama yenilecek yemeğimiz yoktu oturdum kereviz yaptım Aylin oyun hamurlarıyla oynarken, aslında evde odalara sinen yemek kokularını hiç sevmem ama bugün yaptığım, sırf portakalın suyuyla pişen kereviz inanılmaz bir ruh kattı evime...Şu yemek kokularının da mutlu edici bir özelliği var ya değmeyin keyfime....

Yağmurcuk okuldan gelince her ne kadar okulunda öğle yemeği verselerde de aç geliyor, tabi öğlen yemeğini nasıl , ne kadar yiyor o da şüpheli ve hal böyle olunca anlıyorum ki yemiyor yoksa evde yemek için bir şeyler aranmazdı...Her neyse ben her zaman çocuğum okuldan gelince,  burnuna güzel kokuların gelerek, mutlu olmasında yanayım. Hatırlarım ben de küçükken okuldan eve döndüğümüzde mutlaka anneciğim bize de bir şeyler hazırlardı, o kadar keskin bir şekilde kalmış ki bu hafızamda, işte önem verişimde bundan...ayrıca geçenlerde okuduğum bir yazıda evdeki yemek, kek vs. kokularının aile içi iletişimi sıcak kıldığı ve mutlu ettiğini de yazmışlar...nereden nereye şimdi ne yazıyordum nereye geldim:) evet yağmur okuldan gelince yesin diye ona pufur poğaça yapıyorum, içi boş oluyor ve yağmur çok seviyor, hamurumu uzun süre mayalıyorum ve pişme zamanını yağmurun gelmesine yakın yapıyorum ki hem sıcak kalsınlar hem de kokusu yayılsın...

Hani bugünkü konu uykumuzdu ya, ben çok çeker oldum bu uyku meselesinden, düzene sokamadım, ben düzene tam sokunca araya bir sürü şey girdi. 

Yağmur bebekliğinden bu yana uyuma zamanı ya da gece uykusu, gündüz uykusu olsun bana ve bize hiç sorun çıkarmayan bir çocuktu lakin Aylin bebekliğinden bu yana ten temasını çok seven bir bebek oldu bundan sebep mi bilmiyorum uzun süre yanımızda uyudu, ayırmaya çok çalışsam da kucağımdan bırakır bırakmaz ağlamaya başlıyordu ve ben o modern ferber vs. yöntemlerini deneyemedim. 
Yakın zamanda Yağmur ve Aylin'in odalarını birleştirdik. Bunun zamanında ve yataklarında kendi kendilerine uyumalarında (yağmur için söylemiyorum) çok etkisi oldu Aylin ablasını görünce hoşuna gitti ve ben sadece yanlarında loş ışıkta otururken uyuyabildi Aylin...buraya kadar her şey çok güzel...başardığım için mutluydum 21.30 dediğimiz zaman max. 22.00 de uyumuş oluyorlardı ikisi de.. Bu mutluluğu kendi ellerimle bozdum, kendimce sebeplerim vardı. Şöyle ki, Yağmur'a altı çalışma masası, üstü yatak olan bir kombinasyon yaptırdık...yerden tasarruf etmek için özel olarak yaptırdık bunu, yalnız biz alt çalışma masasını rahat kullansın diye yatağı baya yukarıdan kurduk böyle olunca tavan ve yatak arası mesafe çok az kaldı ve sanıyorum ki (ben de yatınca çok rahatsız oluyorum) yağmurda bundan  rahatsız oldu..sürekli gece uyanmaları, korkuları başladı. zannımca hiç bir zaman söylemese de sevmedi yatağını ...Diğer bir sebep odamızın arka tarafta kalması ve çok fazla ışık almaması..hele ki kışın sabah 8' de uyandığında yağmur sanki hala geceden çıkamamışsınız hissiyle uyanmakta çok zorluk çekiyordu ve çok haklıydı...Ben de çareyi ön tarafta ki boş hobi odamızdaki yatakta yatırmakta buldum yağmuru ve bu konuda rahatladık, sabah uyanmalarımız sorun olmuyor, sadece gece uyanmalarımız, yanımıza gelmeler, birimizi yanına çağırmalar var...bu durum beni çok üzüyor ama  zamanla geçeceğini düşünüyorum üstüne gitmiyorum ama böyle de bir sıkıntımız hala devam ediyor işte:(
Aylin ise düzen böyle oluna ve ablasını odasında göremeyince yatağında yatmamaya başladı, şimdilik Aylin'i benim yanımda uyutuyor ve gece yatağına bırakıyorum...kısacası iki kızımda da odalarına karşı bir aidiyet duygusu geliştiremedim...aynı şey oyun oynarken de geçerli, nedense hep o salonun ortasında oynanır bütün oyunlar...:)
Şimdi bütün bunları anlatışım bunun bir sorun olduğunu düşündürüyor olabilir ama ilk günler ki gibi çok sorun yapmıyorum bunu, zamanla geçeceğine inanıyorum...Şimdilik bu düzen evet beni belki çok mutlu etmiyor ama onlar mutlu:)
Böyle düşünme sebebim daha yeni okuduğum Pınar Mermer'in Yavaş ebeveynlik kitabı....
Gerçekten sakin kalabiliriz, kaygılarımızı kenara bırakıp onların gözünün içine bakarak ve ellerinden tutarak aşabiliriz bütün sıkıntılarımızı...
Ben buna inandım ve bu yolda daha mutluyum...
Elbette böyle kalmayacağız, benimde hala kafamda  ürettiğim çözüm yöntemlerim var ama acele etmeden yavaş yavaş...:.)

Hadi şimdi ben pufur poğaçalara şekil vermeye gidiyorum..
Zamanla daha iyi olacağım ..eskisi gibi:)

23 Ekim 2014 Perşembe

Kısa özet:)

Sene olmuş yazmayalı ya da hadi kendimi daha iyi hissedeceksem yaz(a)mayalı diyelim:)
Nasıl kendimi kandırmaca oldu ama değil mi:)

Aslında her şey akıllı telefon denilen aletle tanışınca başladı, o zamana kadar yine az çok şu klavyede harfler arasında boğulurken ben, meşhur akıllı telefonlar baktım ki beni bozmuş. Beni bozmaya başlarken bir çok şeyi de yitirir olmuşum... zamansızlık yalanının arkasına sığınacak kadar kötü olmuşum, kabul ediyorum...

Ama hatanı anlamak ve doğru yolu bulmakta bir meziyet:) zararın neresinden dönülürse kardır.

Şimdi kendimle ilgili bahsedeceklerim çok ama ben biraz kızlardan bahsedeyim malum bu blogda öncelikli hak onların.

İlk göz ağrım, minik ergenim Yağmur şimdi 8 yaş 3 aylık:) 3. sınıfa gidiyor ve oldukça farkında bir çocuk, artık müdahale etmekte zorlandığım tamamen kendine münhasır --tabi olması gereken gibi--- bir çocuk. Sorunlarımız olmaz mı var tabi ki ama her gün kısa kısa bahsedeceğim bunlardan...

İkinci numaram Aylin 2 yaş 9 aylık:) hala benimle, evde annesiyle zaman geçirmekte...bıdır bıdır konuşan, her geçen gün yepyeni cümlelerle bizi şaşırtan, çoğu kez güldüren miniğim...
Bebekliğinden bu yana ufak kazalar --bazıları ne yazık ki büyük kazalar :( --yüzünden çokça üzüldüğümüz ve üzülen Aylin'imiz... Allah başka dert vermesin deyip avunduğumuz kıvırcık Aylin'imiz...
Aylin ve başından geçenler ise ayrı bir başlık altında toplanacak...

Bu yazım ve bundan sonra ki ilk yazılarımda bolca  yazım hataları olabilir, cümle düşüşleri olabilir, bu konuda affınıza sığınıyorum, malum çoğu zaman aceleye gelmiş yazılar olacaklar çünkü:)

Haydi o zaman daha fazla zaman kaybetmeyelim...Yarın ki konumuz 'kızlarım ve uyku sorunları' olsun.

Heyecanla yarını bekliyorum zira çok özlemişim buraları ben:)

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...