17 Ekim 2010 Pazar

Bugün pazar-dı...oldum olası sevmem pazar günlerini nedendir bilmiyorum çocukken babam pazar günleri bizi sürükleye sürükleye, sabahın köründe diye tabir edebileceğim bir saatte kaldırıp pikniğe götürürdü, sonrasında piknikte hiç koşup oynamıyoruz diye de kızıp bize gençliğinden bahsederdi. bir de sıradan pazar maçlarını radyoda dinlerdik...sıkıcı gelirdi bana hep...aslında güzelmiş keşke şimdi de o gayesiz günlerimden birinde olsaydım diyorum bazen, çocuksun işte şimdi çocukluktan kalan hiç bir şeyi hatırlamıyorum yani üzüldüğüm ağladığım şeyler tabi ki oldu ama işte o sıcaklıkla kalmadı hiç bir şey...demek ki bugünler böyle geçecek bi on yıl sonra tıpkı çocukluğum gibi hatırlayacağım bu günlerimi de...
kötü bir şey yapmadım hiç bir zaman, yanlış şeyler yaptım sadece...yanlışımı gördüğüm zamanda bıraktım geride hepsini, her şeyi...işte kendimle başbaşayım şimdi...
Bu pazar gününü geç uyanarak karşıladım yağmurda 11,40 da uyandı...o uyuyunca bende uyudum aybars erken uyandı ama biz kalkmayınca baktım 10 gibi gelip tekrar uyudu...yağmur uyanınca uyandım kahvaltı hazırladım sonra baba kız oyun oynadılar...öğleden sonra çıktık beşiktaşta dolaştık birilerini ziyarete gitttik yağmur ev sahibinin köpeğiyle oynadı ya da kaçtı diyelim kaçmakla sevmek arası bir şey...aybarsı tırmaladı köpek bu iyi olmadı çünkü o kadar zorlamamıza rağmen daha yeni bugün evimize bir köpek alabileceğimizi düşüneceğini söyledi...bugüne kadar düşüncelerinden uzaktı ...zaman gösterecek..yağmura köpek bakımının iyi ve zor yanlarını anlattım dünya kadar soru sordu bana...
bu ziyaretten sonra başka bir ziyarete gittik o da bir doğumgünüydü...doğumgünü olan insanın mutlu olduğu bir gündü işte...niyeyse insanlar doğumgününde böyle bir enerji dolu oluyorlar mutlu oluyorlar ya da doğumgünleri yeni şeylerin başlangıcı olur hep...niye mutlu olmasın ki insan benimki de laf...ben de mutlu olmuyor muyum ki?oluyorum da işte, sanıyor ki insan hep bir yaşta kalıyor evet yaşın önemi yok ama işte hesaplamalarda seneler geçmiş oluyor bu yıl, bir sonraki yıl, daha sonraki yıl, derken uzayan yıllar sonrasında bir bakmışsın ne bugünün kalmış ne bugün ki aynadaki aksin...
Eve geldim yağmuru bir masal okuyup uyuttum, hemen uyudu...duş aldım tırnaklarımı kestim şimdi saçlarımın kurumasını bekliyorum. sevmediğim şeylerden biri de saç kurutmaktır...
yarın sirkecide iş var servise gidip ütü parçalarını almam gerek sabah mı çıksam öğlene doğru mu diye düşünüyorum...en akıllıcası sabah çıkmak ...erken kalkan erken yol alır (mı).
Hım cumartesi günü de filme gittik "Sammy in maceraları"...3 boyutluydu çok güzeldi...cuma nın ertesi eğlendim biraz...geriden gidiyorum ama cuma günü de aybarsın doğumgünüydü...evde küçük bir kutlama yaptık...onun öncesinde uzun süredir içmemiştim içtim bitirdim tekilayı, sadece ben değil tabi...ama bitti tekila sonuçta...
Aybars ta mutluydu, hiç tv açmadı müzik açtık dinledik, dinlendik, pasta kestik sonra ..ufak hediyeleşmeler oldu...
İnsanın doğumgününde onu mutlu eden şey pasta ve hediye olmalı ...evet öyle olmalı yoksa yaşa rağmen, senelere rağmen hoşa giden pek bişey yok bu durumda...
Uykumda yok,içimde de bir kıpırtı var neye hikmetse?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...