22 Aralık 2022 Perşembe

 Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutulmaz sanıyoruz ama zaman su gibi akıp geçerken hafızamızda yer eden yeni anılar, eskilerin üzerini örtüp geçiyor. Sonra bir sanrıya dönüşüyor yaşanan her şey. O yüzden azımsamadan, küçümsemeden ne varsa yazmak lazım her şeyi..Belki yolda gördüğün bir kedinin güzelliğini, belki yediğin lezzetli bir domatesin tadını anlatmak gerek. 

Bugün de öyle bir gün, yanımdaki pencereden güneş vuruyor sımsıcak.

Düşünüyorum hayatımızdan eksilen her insan için aslında ne kadar da sessizleştiğimizi. Misal şimdi birden aklıma geldi, gördüğüm bir kanaviçe fotoğrafından sonra. Canım anneannem yokluğunu hangi kelimeyle ifade etsem ki..Gittin desem olmuyor, eksildin desem hayatımızdan o da olmuyor..Duygularımızın arkasına saklanıp yaşıyoruz işte. İyi ki anılar var, anlar var, sesler var hafızamıza kazınan, ne yapsan unutulmuyor, her yerde karşına çıkıyor..

Yine bir yıl daha bitiyor, çabuk geçiyor, koşturuyor, yoruluyor, yetişmeye çalışıyoruz. Neden o dinginliği sağlayamıyorum diye düşünüyorum, oysa ki akışına bıraksam zaten zaman hakkından geliyor, geçip gidiyor , olup bitiyor her şey aslında ..Bu yıl kendimi dizginleyebileceğim bir yıl olsun, kendime olan sevgimin ve değerimin arttığı, sakin kalabileceğim, en önemlisi sevdiklerimle sağlıklı kalabileceğim musmutlu bir yıl olsun ! her şeyin üstesinden gelemeyeceğim belki ama üstesinden gelemediklerimle de mutlu olacağım bir yıl olsun! 
Sonra bol bol kitap okuyup, güzel kahveler içelim, gitmediğim yerlere gidelim, kızlarla Mayıs'ta İzmir'e gidelim, güzel bir yaz tatili yapalım bol bol soğuk sulara girelim, cips yiyip pislik yapalım:)
Fena değil öyle basit ki işte bunlar!
Tüm dilediklerimin gerçek olması dileğiyle:)

15 Aralık 2022 Perşembe

 1.

Bugünler de kitap okumalarımı biraz düzene koydum gibi. çalışmaya başladığımdan bu yana kendime ait bir düzen oluşturamamıştım, sanki yavaş yavaş o düzeni oluşturdum gibi sanki. 

Pazartesi ve salı günü hasta olduğum için izinliydim, çalışmadım, evde de pek bir şey yapmadım zaten hastaydım. Oturup saatlerce kitap okumak öyle iyi geldi ki. Tabi düzenden kastım bu iki gün değildi:)

Artık iş yerinde de yalnız olduğum için daha rahat vakit ayırabiliyorum okumaya. 


Yine de çalışırken hayat çok zor, hem uyum sağlamaya hem direnmeye çalışıyorum, birbirine zıt iki duygunun arasında sanki her an her şey değişecekmiş gibi bir his kaplıyor içimi ve elbette yaratıcısı benim. 

Günler sakin ve ılımlı geçiyor çoğu zaman, güzel rutinlerimiz var mesela cuma akşamları, iki haftadır kızlar benim iş çıkışıma geliyor ve otobüsle anneannelerine gidiyoruz, yolda bir yerde inip yürümeye başlarken mağazalara bakıp, günlük hayattan sohbetler, şakalaşmalar yapıyoruz. 

Bunun öncesinde de her cuma akşamı bizim yürüyüş günümüzdür. ailecek mahallede yürüyüş yapıyoruz, hayalimiz eve gidince de biraz oturmak oluyor ama ben çok çabuk uykusu gelen biri olduğum için uyum sağlayamıyorum. 


Anlam yaratmayı beklemeden her gün bir şeyler yazmanın hem stres hem kaygı üzerinde olumlu etkileri var, bilsem de uygulamama zaman alıyor ama yazdıkça içimden başka bir ben çıkıyor ona eminim. 


  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...