15 Ekim 2010 Cuma


Dün taksime çıktım dolaştım ya biraz oraya gittiğimde muhakkak tünele doğru yürürüm hatta hava güzel olsa karaköye inerdim ama yağıyordu yağmur, neyse yky uğradım her ne ise muhakkak uğradığım yerlerden biridir zaten çok nefis kitaplar vardı ince memedin seti vardı içim gitti off ben sadece 1. okudum :( diğerlerini de okumalıyım ama hep sarıyorum başka kitaplara. bukowski bitti yani gördüm ki bir ailenin yetişme ortamının bir çocuk üzerindeki etkisi bu kadar mı büyük olur olurmuş bunu gördüm sürekli itilerek aşağılanarak geçen bir hayat bir de bunların gerçek olduğunu düşününce daha bir acıyor insan, zaman zaman çok güzel şeyler söylemiş; çocukluğunda yatrattığı kahramanı baron hakkında mesela;
"Baron hakkında yazarken kendimi iyi hissediyordum, birine ihtiyaç duyuyordu insan. Etrafında öyle biri yoksa onu sen yaratmak zorundaydın, olması gerektiği gibi birini yaratırdın. insansın kendini aldatması hile yapması gibi bir şey değildi bu. aksini yapmak etrafında baron gibi biri olmadan yaşamak kendini aldatmak olurdu."
Her şeyden nefret etmiş çocukluğunda hep yalnızlığı içki ve sigarayı seçmiş bilmiyorum sonraki genç adamlık yılarında nasıl yaşadı ama inceledim hep kendi dilinden yazmış bu da beni çekiyor devamı Factotum..okuyacağım onuda internetten sipariş vericem elimdeki kitap bitince...dün Jery Kosinski Boyalı Kuş a başladım o da aslında Kosinskinin yaşadığı dönemi bir çocuğun dilinden anlatmış. savaş yılları anne babadan ayrı geçen yaşam dün okudum da yazar hakkında bir şeyler, çok ilginç bir hayat hikayesi var, çocukluğunda konuşma yeteneğini kaybediyor sonra bi 5 yıl sonra yine bir kazayla tekrar konuşabiliyor sonradan aslında ait olmadığı bir şekilde zengin bir kadınla evleniyor hayatına bu şekilde bakmak garipsetiyor onu.. kitap kahramanlarına değişik ölümler seçiyormuş, kendisini de bir gün karısı küvette başına poşet geçirilmiş bir şekilde ölü bulmuş yani intihar...
yani bitsin bu kitabım da yeni siparişler vereceğim her ne kadar dokunarak almak hoşuma gitsede cebimi düşünmek zorundayım. bu arada kitap fuarı açılıyormuş 30 ekimde :)kesin gidicem cebime de biraz para koyup gidebilirsem alırdım bir şeyler en azından istediğim setleri alırım diyorum ama bakalım. bir sürü liste yaptım kendime alınacak kitaplar üzerine hepsine merak sarıyorum. şu kitaplığı da düzenlemem gerek hepsi her yerde yıkılacak yakında bir yerler...neyse konu nereden nereye. yky ye uğrayınca kızıma da kitap almak istedim "Baloncu dede ve üç küçük yaramaz"ı aldım akşam yatarken okuduk tuhafıma gitti baloncu dede çıkıyor gökyüzüne balonuyla bulut topluyor onları pamuk şekeri yapıyor??garip değil mi??yağmura sormam gerek ne anlıyor acaba kitaptan bir de şey vardı "yavru ahtapot olmak çok zor" diye bir kitap bir kaç kez görmüşlüğüm var dün yine baktım da yine tuhaf oldum böyle annesi var bir de çocuk ahtapot bacakları on onbeş tane ikisininde, sabah oluyor annesi onu giydiriyor? o bacakları falan kendimi kötü hissettim. her varlığa can vermek iyi de ben de severim de bunu anlatırken kendime ya da yağmura aman ahtapotta olmayıversin ya da olsun olmuş zaten ben ne yapim...ama almayacağım o kitabı içim daralıyor bakarken...
Önceki günlerde de cevahire gitmiştim yağmura mont almaya girdiğim ilk mağaza da bu puzzle lı buldum hemen önceki akşam konuşmuştuk ne zamandır almadık puzzle diye görünce dayanamadım aldım hemen yaptık çok zevkli. 100 parça yağmur yapıyor kendi başına biraz zamn alsa da yine de püf noktaları için yardıma koşuyorum tabi ki.
Dün taksim dönüşü kurabiye almıştım komşu fırından güzel yapıyorlar kurabiye işini ben aslında içi limonlu olan kurabiyesini çok seviyorum ama o kalmamıştı bende cookie ve içi çikolatalı kurabiye aldım çok güzeldi 3 tane yedim, yağmuru alınca ona da ikram ettim 4 tane yedi acaba aç mı kalıyor çocuğum okulda?:) ama yedim diyor eve gelince de sürekli atıştırmalık bir şeyler istiyor bir de yediği belli olsa ama bazen doyurmakta zorlanıyorum kızımı.
Bu hafta sonu dışarı çıkma planımızı yağmurun yağması dolayısıyla iptal ettik rifi gelicek misafirimiz olucak bu hafta sonu bende yağmura sinema sözü vermiştim sammynin maceralarına götürücem çocukları mısırımızı da alıp film izleyeceğiz...
Akşam yine başım tuhaf oldu çok belli etmedim belki yine tansiyonum düşmüştü bilmiyorum gerçi dün bütün gün de başım ağrımıştı...uzun zamandır tartılmamıştım yiyorumda ama yok almamışım 52,6 kilodayım bence kiloyla alakası yok benim durumumun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...