23 Ekim 2011 Pazar



Yağmurum uyudu, bu hafta sonunu bence yine güzel geçirdi...Hep onun istediği şeyleri yaptık, boğaz turuna gittik, kumpir yedik, dans ettik, kağıt kalem oynadık, lunaparka gittik...

Artık büyüdü, benden çok farklı, benim gibi değil, benim gibi olan tek yanı duygusal olması bu da aslında kişiliğinin bütününü yansıtan tek unsur. Bana göre her şeyi buna göre şekillendiriyor, yine de benim kadar etkilenmiyor olan bitenden, en azından yaşının gerektirdiği etkileşimlerden...bazen kendime kızıyorum ben mi yaptım böyle diye, yani bu sonuçlara ulaşırken kendime kızıyorum işte ister istemez...

Gece oldu, şimdi uyuyor elinde kitabıyla , öyle güzel bir manzara ki, ne bakmaya ne sevmeye doyamıyorum, durup durup hala "bu benim parçam, bu benim çocuğum" diyorum kendime...insana söze dökülemeyecek duygular yaşatıyor...Aynı şekilde içimdeki küçük yavrum da bana bu duyguları hissettiriyor...Her gece içimde onun hareketleriyle uykularım bölünüyor, ne yana dönsem içimde zıplıyor, biliyorum en güzeli annesi düz yatınca rahat ediyor...

Böyle işte...

Anne olmak delilik , anne olmak ruhunun bölünmesi demek, yaşamak! ama var ettiğin nefes kadar yaşamak! Gücünün kalmadığı bir noktada kalbinin bir kez daha başka biri için çarptığını hissetmek annelik...

Anneyim, mutluyum, bir kez daha bambaşka bir sesin yankısıyla "anne" diye seslenileceğim için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...