11 Kasım 2011 Cuma

Dün gece yine bir rüya gördüm, yine bebeğimi gördüm, o kadar iç içeyim ki onunla rüyamda görmesem sürekli aklımda...doğmuştu, ameliyathanede doğar doğmaz babasının kucağına vermişlerdi, gözleri açık pembe bir bebekti, "küçük olacak bebeğim" diyorum ya hep düşünüyorum ki rüyamda o kadar da küçük doğmadı diye, şaşırıyorum sadece pek benzemiyor bize diye:) küçücük bir suratı var, incecik kaşları...Ama öyle değil biliyorum, geçen ay ki kontrollerimizde resimlerini verdi dr. yine, bu üç boyut dört boyut mucizeleri şimdiden kime benzediğini gösteriyor bize, yusyuvarlak suratı var, küçücük burnu, yuvarlacık çenesi, minicik ağzı ile tıpkı yağmur gibi...elleri, ayakları, su yutuşu var annesinin karnında...

Dün gece o kadar çok oynadı ki karnımda, dönüpte, alıpta başımı yatamadım bir türlü...Doğacak yavrum, o da tıpkı ablası gibi, tıpkı her yeni gün doğan yeni bir canlı gibi, düşünüyorum ilk karnımdan çıkacağı anı da üzülüyorum çok, kocaman bir dünyaya yayılacak nefesi, tutmaya çalışacak belki uzanan bir eli, kalacak savunmasız ilk kez bir başına...ilk kez tanışacak kocaman bir atmosferde yalnızlıkla...ta ki kucağıma verecekleri ana kadar, biliyor çünkü O, annesi onu nefesi yettiği sürece yalnız bırakmayacak...

İnsan hayatta hiç bir zaman tek bir "ben" olarak kalmıyor, bunu öğrendim, itiraf ettim kendime her yeni günde yeni bir "ben" olduğumu...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...