8 Aralık 2018 Cumartesi

Kalan...



Anneannem. .. 7 Ekimdi bundan sayısal olarak 2 ay, 59 gün önce. Pazar günüydü annane,
evdeyiz, çok ta halim, mecalim yok. Beklemekle beklememek arası bir ayrımda, o insana dünyayı dar eden bir duygunun boşluğundayım...Bir insanın hayatının asıl nasıl boşluğa düşüşünü çalan bir telefonla hissediyorum.
.
.
.

Seni en son 3 Ekim gecesi gördüm yoğun bakım odasında, şimdiye kadar çaresizliği iliklerime kadar hissettiğim tek andı. O geceden sonra bir daha yanına gelemedim. 7 Ekimde belki de hiç istemeden bizi bırakışının ardından da hiç göremedim, görmeyi yüreğim almadı.
.
Şimdi tüm bunları yazarken... Geçen 59 gün, kocaman bir boşluk.
Her geçen gün düşünüyorum, seninle geçen her günümüzü. Gökyüzüne bakıp bakıp diyorum ki kırdım mı hiç seni annane ? Üzdüm mü annane ? diyorum. Gökyüzüne bakıyorum ki bir nebze ferahlık duyabilmek için, belki bir kuş uçar diyorum tam sorularımın karşısında, belki cevabını bulurum diyorum... Affet annanem diyorum sonra böyle bir hıçkırık kalıyor boğazımda düğüm düğüm.
İyi olana inandırmaya çalışıyorum kendimi. İyi benim annanem diyorum, duyuyor beni diyorum çünkü ben hep o gecelerde seni görüyorum rüyamda, hep güzel hep en güzel.
İnsanın yüreğine acı yerleşmeye görsün, geçmiyormuş annane. Çok özledim seni, kokunu, bakışını, sesini... Sesin kalsaydı bari bi tek,  tek sesin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...