26 Mart 2010 Cuma



Yağmur bu sabah okula gitmeden önce

Yağmur'un sabahları ilk sorduğu soru şu; hiç kesintisiz uyanır uyanmaz "Anne bugün ne günü?" okulda pazartesi günleri evden kitap götürme günü,
Çarşamba günü evden oyuncak götürme günü,
Cuma günü evden cd götürme günü... bunların yanında gezi günleri de var...onları zaten mutlulukla bekler:)
Ayrıca akşam okuldan çıkınca da sorduğu ilk soru şu; hiç kesintisizidir bu da:) "Anne bugün planımız ne?" illa bir planımız olmalı ya Yağmur yapar planı ya ben sırayla olur bu... ama gezmeyi çok sever yani her akşam çıkışta bir yere gitsek hiç te şikayeti olmaz hani..bugün Yağmur'un günü o zaman ...Abim için dua okunacak evde bu yüzden Anneme gideceğiz.

Hafta sonumuz geldi, pazar gününe planımız hazırda, yarın için ne yapsak dedik ana kız kendimizi kitapçıya atacağız diye plan yaptık:) ne güzel...bu arada kendime yeni kitap alacağım.



Düşündüğüm kitap bu işte; Amerikanın Güney kasabasında 5 kişi nin ayrı ayrı öykülendiği ve kitabın sonunda öykülerin birbirine bağlandığı bir roman...ilgimi çekti doğrusu...

"Sağır bir kuyumcu, siyah komünist bir doktor, müziğe tutkun kalıplara uymayan bir genç kız, komünist, aykırı bir gezgin işçi, merhametli bir lokantacı. Her bir karakter romanın temel duygularını yansıtıyor: umut, umutsuzluk, sabır, anlayış, tükenmişlik, kıstırılmışlık."

Okuyacağım bu kitabı.

Neyse şimdilik çıkmam gerek browniden sonra güzel bir havuçlu kek keşfettim ve aklıma taktım kaç gündür şimdi onu yapmaya mutfağa..yani mutlu olduğum yerlerden birine gidiyorum:)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...