22 Ekim 2010 Cuma

"Günün birinde yuvasını düzeltmeye kalkınca dişi leyleyin nasıl saldırdığını anlatmıştı lehk. Oda öcünü kuluçkaya yatan leyleğin yumurtaları arasına bir kaz yumurtası koyarak almıştı . Yavrular yumurtalarından çıkınca erkek ve dişi leylek bu garip yaratığa şaşkınlıkla bakmışlardı, kısa, çarpık bacaklı, biçimsiz bir şeydi yavrularından biri. Yamyassı bir gagası vardı. Dişisinin kendisini aldattığına inanan baba leylek, yavruyu öldürmeye kalkıştı. Dişi leylekse küçüğü kurtarmak gerektiğine inanmıştı. erkeğinin elinden kurtarmak için damdan avludaki samanların arasına yuvarlamıştı zavallıyı. Bununla aile kavgası sona ermişe benziyordu. ama göç çağı gelince , leylekler toplanıp görüştüler. Uzun süren tartışmalaradan sonra, dişinin kocasını aldattığı, onunla birlikte gelemeyeceği kararlaştırıldı. Ardından da kararın uygulanışına geçildi. Leylekler havalanmadan erkeğini aldattığına inanılan dişi, gaga ve kanat vuruşlarıyla öldürüldü. Erkeği ile birlikte yaşadığı damın altında bulundu ölüsü. Yanında çirkin bir yavru, iki gözü iki çeşme ağlıyordu."


Boyalı Kuş-Jerry Kosinski syf. 51


Çok etkilenmiştim bu sayfayı okuyunca, sonra defalarca okudum yine aynı sayfayı, Düzen böyle işliyor işte...sormadan, soruşturmadan, inanmadan....Sonra yok yere kaybediyorsun seni seveni...Yanında kalan yine yanında olan oluyor...
Tuhaf....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...