30 Kasım 2010 Salı

Bir nevi suçluluk duygusu yaşıyorum... bazen yaşadıklarım, bazen yaşamadıklarım için, bazen kızım, bazen eşim, bazen annem, bazen bir başkası ve bazen kendim için...insana özgü bir duygu olmasının yanısıra, anne olunca daha bir yoğunlaşıyor bu duygu..her gün için "acaba yetti mi bu bize?" diyorum..kendime sürekli sorular sormaktan sıkılıyorum, telefon çaldığında acaba karşımda kötü bir şey mi bulacağım diye saniyelik düşüncelerle kendimi yıpratıyorum, yazık oluyor, yazık ediyorum kendime de biliyorum..biliyorum ki bir gün gelecek her şey anlamını yitirecek bu dünyada...senin yaşadığın anlamlarsa artık geridekilere kalacak...herkes benim gibi düşünmüyor tabi, kimse kimse için yaşamıyor bu dünyada.. hayat geldi ve geçiyor, zaman geçiyor ve yarının ne olacağını bilmeden sürüyoruz kendimizi koca şehirlerin ortasına...
Bazen yazasım gerçekten gelmiyor,o bazenlerde artık günlük olayları tekrar edesimde gelmiyor ne yaptım ya da ne yapacağımın ne önemi var ki diye yazmıyorum..sadece bende iz taşıyanları yazmak istiyorum...kızımın yüzü gibi, su gibi önümde duran bembeyaz yüzü gibi, minicik burnu küçücük dudakları, yusyuvarlak gözleri gibi...
Yaşadığım değişimin içerisinde artık durulduğumu hissediyorum artık bazı şeylerin önemsizleştiğini hissediyorum artık önemli olan şeyleri bulmuş olduğumu hissediyorum ve sadece onlarla yaşamak istiyorum...anlamak ta zor anlaşılmakta zor ...gidip geliyorum...her geçen gün kendi içime gömülüyorum ve bu içime dönüşüm beni artık rahatsız ediyor, çıkıp gideceğim kapıyı aralamak zamanı geliyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...