Kim olduğunu,
Ne olduğunu bilmeden,
Sokaklarda dolaşan binlercesi gibi,
Dolaştım dün gece sokaklarda,
Kim olduğumu,
Ne olduğumu bilmeden.
Seni düşündüm ve
Şaşırdım bu mucizeye,
Kimin yarattığını,
Neden yarattığını bilmeyen,
Binlercesi gibi,
Hayret ettim şu aleme.
Karşı çıksam dedim,
Önüme gelen herşeye,
İyiye, doğruya,
Sadakat ve güzelliğe,
Banka hesaplarına atılan,
Fıstıkları soyarak yaşayan,
Pisliklerden kurulu bu insanat bahçesine.
Ne yorgunum, ne korkak!
İsterlerse kafamı ezeceklerini de,
Biliyorum adım gibi.
Olsun, en azından,
Ben de tabanlarını pisleteceğim,
Diyorum.
Bazen tabii...
Bazen de,
Yeter diyorum,
Bu kadar aç insan varken,
Bırak bu entel geyiklerini.
Daha fazla üzme kendini,
Sus artık,
Kaçırma insanların keyfini!
30 Kasım 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...
-
İşte yağmurun keyifli odasından kareler, biz hem çok sevdik hem de çok rahat ettik, bütün döküntümüzü alıyor.. Hani ikeadan resmini ekled...
-
İşte sonuç...:) Ama yine yaptım yapacağımı, akşamüstü annemi aradım, bu arada yağmur kardeşiyle oynuyordu, onların sus pus olduğu bir an...
-
Daha dün öğrendiği için tam seri gidemiyoruz ama bir kaç güne daha güzel çalmaya başlayacak kızım:) Aferin minnoşuma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder