3 Kasım 2011 Perşembe

Her ne kadar bayramların eski tadı kalmadıysa da, her ne kadar kapıları kapattıysakta içimizde birilerine, insan bayram yaklaştı mı yine bir harala gürele çıkıyor çarşı pazara, özellikle çocukları olanlar, bayramda illa ki yeni bir şey giysin çocuklar diye süslenip püsleniyorlar işte...Ben de bugün onu yaptım, Yağmuruma bir iki yeni bir şey almak istedim, tam takım kıyafet olmasada çorabı, bluzu yeni olsun istedim, Her bayram olduğu gibi aldıklarımızı bayram sabahına saklayıp, o günün özelliğini hissetsin diye bekleyeceğiz yeni cicilerimizi giymek için, iki bayram arası yakın olunca en azından ayakkabı masrafından kurtulduk, tertemiz converslerimiz ya da yağmur yağarsa plastik çizmelerimiz var:)
Minik balığıma da ip aldım, annesi örmeyi denese örebilir mi acaba? minik balık bugün pek sessiz uyuyor galiba...
İşte böyle gezindim bugün beşiktaşta, iyi geldi havada ince ince yağmur yağarken pek özendim deliler gibi yürümeye ama karnım burnuma yaklaşırken ve bazı sağlık sorunlarım olunca da yürümek başka bahara kaldı...olsun yine de gönlümce gezindim, bana iyi geldi.
Dün akşamda yağmurla gitmiştik beşiktaşa, bilekliğinin ipi kopmuştu, onu yaptırdık, kabalcıyı dolaşmak istedi yağmur.. Her zaman ki beşiktaş gezmesi klasiğimiz olan kabalcıyı dolaşıp kitap okuduk biraz, yağmurcuğum daha da keyif yapmak istedi, her nedense alışkanlık olmuş herhalde ne zaman gitsek, oradaki kafeteryaya oturup, beğendiği kitapları da yanına alıp sıcak çikolata içmeyi çok sever, yine istedi, ama vaktimiz çok yoktu, babişi geldi bizi aldı...bir daha ki sefere artık... ama kocaman kağıt helvayı yuttu, bana da ver diyince o koca helvadan "bir ısırık alabilirsin" dedi, dedim "yapma yağmur koparayım ben şuradan biraz", neyse insaflı davrandı bir çeyrek koparabildim yani.. Ona kağıt helva arasında dondurmanın çok güzel olduğunu anlattım ama dondurma mevsimi olmadığı için yiyemeyeceğimizi, O da "müsait bir zamanında ısmarlarsın bana o zaman" dedi, gülüştük...ayrıca otobüste kulağına" minik fare" diye fısıldayınca bana demez mi "sende minik domuz":)
Ne güzel diye düşündüm, kelime ne olursa olsun o kadar temiz duygularla ifade ediyor ki kendini, keşke hep koruyabilsek bu temizliği bu duruluğu ama sürekli birbirini öldürenlerin dünyasında yaşarken, her gün haberlerde boşuna heba olan canlar için gözyaşı dökerken, bu insanların içimizde barındığını bildiğimiz için biz hiç bir zaman temiz kalamayacağız, sürekli tembihlerle adım atacağız sokaklara, korkarak yaşayacağız yanımızdan geçen bir insandan bile...bilmiyorum ben mi abartıyorum ama öyle işte, ne yazık ki pembe gözlüklerimiz olsa bile dünya kirlenmiş artık, temizlemek için insan gücü yok...

Bugün oyun günümüz yağmurla, okuldan gelince kitapçı dükkanı açacağız, yağmur kitaplarını getiriyor salona üzerlerine fiyat yazıyor kağıtlar koparıp, sonra monopolly paralarını kullanarak alışveriş yapıyorum ben de onun dükkanından, sırayla, sonra o da geliyor dükkan benim oluyor bu sefer, ondan kitap alırken aldığım kitabın konusunu da soruyorum, "hangi mevsimde geçiyor bu hikaye?bu tavşanın arkadaşları da var mı?" gibi...hoşuna gidiyor, geçenlerde monopolly oynadık, sonra da bankacılık, bankacı oluyor önünde ki kutuyu bilgisayar yaparak, ben de diyorum ki "havale yapacağım anneanneme", "hı?" diyor yağmur haklı olarak:) havalenin ne demek olduğunu anlatıyorum sonra:) pek eğlenceli oluyor doğrusu, böyle zaman vererek oyun oynadığım zaman bir daha üzerime gelmiyor yağmur:) saati gösteriyorum "bak burada --:40 yazana kadar" diyorum. "sonra oyunumuz bitecek ben yemek hazırlayacağım" kabul ediyor ve sonrasında tamamen kendi içindeki oyunlarıyla bütünleşiyor.
Arkadaşı Sungunun evinde yaşlı bir köpekleri varmış, dün akşam ona dolgu kemik yaptı, 2 kemik resmi çizdirdi bana onları kesti, aralarına pamuk koyup bantladı, yumuşak kemik olmuş, diyorum ki "yağmur biz bezden kemik yapalım ona içini de dolduralım sen onu hediye et istersen" diyorum bana küsüyor "anne o köpek çok yaşlı onunla oynayamaz" diyor, kızıyor yani bana, bense sadece öneride bulunmuştum, ama karışmış oldum yine:) bazen iyilik yapayım derken tü kaka oluyor herşey:)

İşte akşam hikayelerimiz böyle, şimdi yeni bir akşam başlıyor bizim için, bu akşamın hikayesi de yarına artık....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...