26 Nisan 2012 Perşembe

yağmurun rüyası...

Bugün sabah yağmur bana rüyasını anlatıyor, böyle okuldalarmış noel baba gelmiş "ho ho ho" demiş, önce küçüklerden birine sonra yağmura bir hediye vermiş, yağmura böyle hani saatler olur ya tam saati gösterirken cik cik kuş çıkar yuvasından ondan vermiş ama o saat değilmiş...bak bir şey daha görmüştü onu unuttum şimdi:( düşündüm de ne güzel rüyalar görüyor mesela benim gibi anlamsız gerçek hayatta bile olmayan şeyler görmüyor:) ne kadar güzel rüyalar görüyor, bir de onun masum dilinden dinleyince değmeyin keyfime...işte ben bunu seviyorum yağmur doğdu doğalı bana yaşattığı bu masumiyeti, bana bu çocuk dilini çocuk dünyasını açışını seviyorum, onunla yenileniyorum ben her geçen gün, kendi çocukluğuma dönüp dönüp düşünüyorum bir kendimi bir de yağmuru...hep onun gözüyle görüyorum yaşadıklarımı, yaşadıklarını  yani en azından bunu yapmaya çaba sarfediyorum...
Aylin desen burnumu çekişime bile korkan minik yavrum benim, yağmurda yaşayıp gördüklerimi şimdi bambaşka başka bebeğimle tekrar tekrar yaşıyorum bazen aynı bazen de farklı şeyleri...Aylin artık bol bol ellerini seyrediyor, ellerini bulunca sürekli ağzına götürüyor şapur şupur yiyiyor, bazen düzenli bazen düzensiz uykuları devam ediyor, yine de ilk bebeklik aylarına göre bize daha uyumlu :) havalar güzelleşti her gün çıkıyoruz aylinle, ablasını okuldan alıyoruz oradan genellikle parka gidiyoruz, yağmur oynarken aylin hava alıyor, ezan sesinden korktuğunu gördüm dün aylinin, sahilde tam caminin yanındaydık, ezan okununca ağzını büktü büktü kaldı çok şeker bir görüntüydü, işte ne garip bizim için şeker görüntüler kimbilir onun için nedir?
Yağmur eve köpek alalım, kedi alalım, hamster alalım sürecinden sonra nihayetinde eve balık  alışımızın keyfini sürecekken arkadaşı hristına'nın balıklarının çabuk öldüğünü öğrenince dünyalar başına yıkıldı yavrucuğumun, daha 2 gün olmuştu ki anneannesinin ona balık alışının "biz bunları verelim anne başkasına, ölürler onlar üzülürüm ben" demeye başladı bile...evet evde minicik kavanozun içinde sürekli karşımda durup yaşamaya çalışan iki balığımız var, ben onlara baktıkça ruhum daralıyor, nefesim kesiliyor ama ne yapalım yağmurun hatırına diyorum ama bir sabah uyandığımda eğer onları su üzerinde yatıyor bulursam herkesten çok ben üzüleceğim o da ayrı...
İşte böyle böyle günler geçiyor, bazı akşamlar yağmura kitap okuyamıyorum bu zamanlarda aybars yetişiyor imdadımıza, yine de ben özlüyorum kızıma kitap okumayı..aylin pek fırsat vermiyor ikimize, ama elimden geldiğince yağmura yetişmeye çalışıyorum, zaman geçtikçe aslında zorluklarımız da geçiyor, aylin büyüyor büyüdükçe daha iyi oluyoruz aslında, ben ayline bakarken onun yumuk ellerine, ayaklarına bakarken, nasıl da tombikleşmişler derken, derken farketmeden 3 ayı bitirmişiz bile...yağmurun dediği gibi önemli olan sağlığımız...biz iyi olalım, sağlıklı olalım bütün krizlerimiz geçer inşallah:) 
Daha çok yazmak istiyorum aslında, hiç unutmadan her an'ımızı ama pek fırsatım olmuyor, aylin büyüdükçe daha çok yazacağım:)

Eh aylinin tombikleşen ayakları:)

 
Posted by Picasa

2 yorum:

  1. oyyy anam anam anaaaaammm... gerçekten çok tombiş olmuş bu ayaklar. tam ısırmalık.bayıldıımm.

    YanıtlaSil
  2. bir de bacaklarını göreceksin böyle boğum boğum nazar değmesin inşallah:)

    YanıtlaSil

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...