19 Mayıs 2010 Çarşamba

Sen yaptıklarınla sadece kendinin ne olduğunu anlatabilirsin bana, beni değil...

Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna yüreğindeki duruluğa...
demiş ki suya ; Gel sevdalım ol hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş ;
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca kopmamacasına...
Zamanla su buhar olmaya ateş kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış ya aşkı
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su... Ateş kızmış ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu günler boyu geceler boyu.
Bir gün gelmiş suya varmış yolu.
Bakmış o duru gözlerine suyun biraz kırgın biraz hırçın. Ve o an anlamış ; aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını...
Ateş durmuş susmuş sönmüş aşkıyla.
İşte o zamandan beridir ki : Ateş sudan su ateşten kaçar olmuş. Ateşin yüreğini sadece su suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş...

Can yüceL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...