30 Kasım 2010 Salı

Benim kızım hep oyunlarda prenses olmak istiyor onlar gibi uzunca saçları, pembe yanakları, upuzun tuvaletleri olsun istiyor, dans etmek istiyor ..kurduğu masalında kötü olan tek şey ise cadı oluyor ama cadıdan da onu prens kurtarıyor...oysa ki yok böyle bir şey aslında.. şimdilerdeki tanımı cadıdan çok daha başka olan korkulu rüyaların yanında cadısı aslında hiç te korkunç değildir ya da varettiği prensin aslında çok işi vardır da kurtaramaz onu yediği zehirli elmadan...bilmiyor bunu, bilemiyor, bilecek elbet, bildiği zaman zaten masallara olan inancını kaybetmiş olacak ama ben onun çocuk ruhunu bozmadan büyüteceğim.. inanmayacak ama yaşayacak en güzelini masalların en azından dileğim bu annesi olarak...istediği kadar kokoş olsun, istediği kadar uyumsuz olsun, istediği kadar rahat olsun, sorumluluklarını bilerek, gerisi kimin umurunda...kendi başına düşünsün, kendi başına karar versin, hayat onun çünkü biz sadece elini tutatacağız onun...artık karışmıyorum yağmura, ne giyeceğine, saçına ne toka takacağına, bırakıyorum sabahları kendi seçiyor kıyafetini kendi özgürlüğüyle.. isterse kırmızı altına pembe giysin, isterse sarıyla karışık mavi yapsın saçlarını, ister cadı gibi ister prenses gibi olsun...aslında bütün bunlar bizim takıldığımız şeyler ve biz takıldıkça biliyorum ki sağlıklı gelişemeyecek çünkü ilerde de başkaları kararları belirlesin diye bakacak.. "aman onu giyme rengi uymaz" dersem biliyorum ki büyüyünce de çevresindekiler ne der diye bakacak ve içine kapanacak, hep başkaları için yaşayacak...oysa ben bunu istemiyorum.. ben güçlüysem benden daha güçlü olsun kızım, benim kızım hayatını alabildiğince uçsuz bucaksız yaşasın, kapanmasın içindeki düşüncelerine, onu sarsan geçmişte bıraktığı "kim ne der", "bunu yaparsam üzülür mü?" düşüncesine takılmadan "ben yaparsam mutlu olurmuyum?" diye düşünüp cevabını verebiliyorsa da aldırmadan yaşayabilsin.

Evde kek-kurabiye kalmadı atladım mutfağa fernandonun havuçlu kekini yaptım yarım kilo havuç var içinde... cevizleri kavurdum önce sonra tereyağı kattım azcık içine daha gevrek oluyorlarmış..bayılıyorum böyle bana değişik şeyler öğretip yorum yaptıran tariflere...şekeri az olmuş biraz o da ölçüsünden daha az koyduğum için sandım ki çok olur şekeri diye azaltmıştım oysaki..neyse sütle iyi gider...bu aralar pek bir yemek halindeyim aldırmadan göbekmiş, kiloymuş yiyiyorum.. hoş değişen bir şey olmuyor yediklerimin fazlalığı bana yarım kilo olarak geçici şişkinliğe yol açıyor sadece.. çokta umrumda değil, keyif benim, göbek benim, mide benim ağız benim, dudak benim herşey bana ait kime ne:) yiyiyorum keyif alıyorum peh şahane pek hoş...yalnız çok yiyince yanaklarım şişmiş gibi hissediyorum sadece..belki de şişmiştir hımm

Yeni bir pazar keşfettim aslında keşif babama ait yıllar önce götürürdü bizi de gençlik hali ilgimi çekmezdi ..hafta sonu sınava girmeden önce gittik kastamonu köylü pazarına, kasımpaşada. öyle güzel ki bayıldım küçük, dar, eski bir sokak arasına kurulmuş taze peynirler, yoğurt, marmelatlar, tereyağlarla başlayıp, kanlıca mantarları, kuzu ıspanaklar, tirşik otu, pırasa, ebegümeci, domatesler, şeker pancarları, kestaneler, turplar, köy yumurtaları, ekmekler......daha neler neler vardı ben bakmaya doyamadım yazması da bir o kadar heyecan verici ...ben manavları taze sanırken artık manava girip cilalanmış sebze ve meyveleri bile görmek istemiyorum..artık pazar günlerimin uğrak yeri bu pazar oluyor.. bugün ıspanağı pişirdim o kadar lezzetli oldular ki burada satılan kolum kadar ıspanak yaprakları nerede bugün yaptığım parmağımın boyunu geçmeyen ıspanakların lezzeti nerede.bayağı bir ot topladım oradan, meyvem var diye almadım ama bu hafta sonu meyvemi de oradan alacağım. korkarak aldığım diğer bir şey ise kanlıca mantarıydı eve gelince hemen pişirdim yedik hala buradayım ve çok lezzetliydi. arada risk almak gerek hayatın tadı değişiyor:)bu arada yeni gözdemiz waffle makinesini evime soktum biliyorum iyi olmadı ama sadece bir kaç güncük.. sürekli akşamları yedik nutellayla ama kaldırdım rafa artık sadece canım acil tatlı çektiğinde.

Bugün hava güzeldi ama çıkmadım..manikür yaptım kendime, gereksiz bütün telefon görüşmelerine izin verdim, bankalar, araştırma şirketleri, sigorta şirketleri...dünya böyle pazarlama dünyası olmuş itile kakıla insanlar artık bu piyasada geçim kaynaklarını arar olmuş..ben artık düşmek istemiyorum bu dünyalara, kandırmacalara bakalım kanmadan yaşamak nasip olsun bana da hepimize de....


Güzel bir rüya gördüm... uyandığımda acaba gerçek olsun mu dedim kendi geride duran dünyama...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...