25 Nisan 2011 Pazartesi

biraz kalbim kırık, kimseye değilde kendime kırık...
beklentilerimi temize çektim....
beklentilerim olmayınca...

Dün bu köye gittik adı gibi garipmiş gerçekten, garip derken gariban işte, bakımsız...gerçekten kendi kalabalıkları arasında yapayalnız bir yer...baktım da insan insan olalı her yerde yaşıyor...nereye koyarsan koy yüreği onu taşıyor...ya doyuyor ya aç kalıyor...


Gittik işte bizde...canımız sıkılmıştı, garipçe köyüne gittik...köyün sadece işte resimde görülebilen bir koyu var, başka da hiç bir şeyi yok...iki balık lokantası, iki kendilerince doğal ürün satan tezgah ve işte görelim diye gelen bizim gibi bir sürü kuru kalabalık...bazen insanların dolup taştığı, fotoğraflamaya doyamadığı güzel diye nitelendirdikleri yerler nedense bana hiç bir şey ifade etmiyor...burası gibi...


Yemek yediğimiz lokantayı sevdim sadece, ahşap eski bir evdi..malum eski olan şeylere hayranlığım var...balık çorbası içtik beğendim, balık olarak tekir yedik, hiç öyle yememiştim, sahanda tereyağlı domatesli...gerçekten güzeldi...bir de yağmurun dehşet içinde izleyip dehşet içinde sorular sorarak yediği midyeler vardı..midye dolmayı severek yerde, iş midye tavaya gelince suratını buruştura buruştura dünyanın lafını etti, mincik pinçik ısırarak yediği için midyelerden 2 sini yere düşürdü o da masa altlarında dolanan kediye nasip oldu yalana yalana yedi kuzucuk...sonunda 1 tane tam midye yemeyi başarabildik...


Öncesinde pazara gitmiştik yine....aradım ama bahriye fırınını bulamadım..bir daha ki sefere adresi alıp gideceğim...


Garipçe köy gezintisi sonra yakında olan rumeli fenerine de gittik, virane yerler...sevmedim..sevemedim...


Sonrada eve gelip hazırlandık ..ne için..havuz..yağmur sabahtan programın içine aldı havuz olayını, gittik iyi de oldu yağmur bir kaç kulaç yüzmeyi başardı, başardığı için çok ta keyiflendi bu keyf hali kırılmadan uzun kulaçlar atmayı başarabilmemiz gerek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...