6 Eylül 2011 Salı


Okurken hiç sıkılmadığım hatta bitirmeye kıyamadığım kitaplardan birisiydi,olayı bol, karakteri fazla, insanı şaşırtan, cümlelerin içinde arayışa bırakan bir kitaptı...Zaten Elif şafak okuduğum kitaplarının arasında beni de hiç şaşırtmayan bir yazar...Kitapta daha çok "kadına" ait olanları yazmış, aslında herkesin belki de kendi yaşamına göre yorumlayabileceği bir kitap ama objektif olmak gerek tabi...Sadece kitabın sonunda İskendere ne oldu, neler hissetti, nasıl yaşamaya devam etti gibi sorular oluştu kafamda, herkese olan oldu, yerini buldu da...Ya İskender?

Diğer kitap ise İskenderden önce okuduğum "Şarkını söylediğin zaman" İnci Aral...Fazla aşk kokulu geldi bana, garip bir tesadüf, başta anlamadım da kitabın sonunda anladım, zaten sanırım bunu yapmak istemiş İnci Aral da...

Şimdi okumak istediklerim ise yine sıraladım ama çok var Kinyas ve Kayra yı alacağım şimdi Hakan Günday...Birde Sınırın güneyinde, Güneşin batısında Haruki Murakami...Bu adamında kitapları beni fazla eğlendiriyor o yüzden okumadığım kitabı kalmasın diye aralara sıkıştıracağım...

Bebek doğana kadar okudum okudum yoksa zamanım çok olmayacak biliyorum...Yağmurum haftaya okula başlayacak...Bugün ağladığım için Yağmura gözüme bişey kaçtı acıttı dedim ama en küçük kızımı çok üzdüm çok ağlayarak...belki de hamile olduğum için daha hassassım...

Yağmur şimdi sırtımda bankacılık oynuyor, beni de hesap makinesi yaptı..

Anne olmak çok zor, bence çocuğun büyüdükçe daha da zorlaşıyor her şey, hiç bir şey yeni doğduğu gibi olmuyor, hoppala kucak olmuyor işte ...yanında gelişip büyüyen kendi kişiliğini oluşturan bir canlı var, işte bu noktada her şey karışıveriyor bazen...o bazenli zamanlarında seninde sorumluluğun artıyor...

Neyse ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...