4 Aralık 2012 Salı

sevgili sendromumuz ve kitaplarımız...


Hava öyle kötü ki...evde mahsur kaldık aylinle...mutfakta tiramusu yaptık, akşam olunca canım çok tatlı çekiyor, e yağmurda seviyor, dün geceki gibi süt-bisküviye kalmayalım diye tatlımızı yaptık o hoşta hala yemeğimiz yok:)
Yağmurun dünkü 7 yaş sendromunda kalmıştık, diğer 7 yaşlarda nasıl seyrediyor bilmiyorum ama bizde bir asilik, bir karşı çıkmalar, sürekli ufflanmalar, duymamazlıktan gelmeler öne çıkan özelliklerimiz oluverdi.
Aslında baktığımda çok daha ciddi seyredebiliyormuş bu durum ama bizde bu belirtiler yok neyse ki..
buna göre;

"Bu dönemde çocuk sosyal benliğini keşfeder. Ben ki­mim, etrafımdaki bireyler kimdir, benimle onlar arasındaki mesafe nedir? Çocuk bu devrede sosyal bir varlık olarak toplum içerisindeki yerini alma krizi içerisindedir. İnsanın adaptasyonu için bu da önemli bir evredir. Bireyin sos­yal ve asosyal bir tutum ve davranışa yönelmesi, iyi, yeterli ve dengeli insanî münasebetler becerisi kazanabilmesi iste­niliyorsa bu ikinci kriz dönemini, sosyal benliği keşfetme yıllarını ailenin iyi değerlendirmesi ve çocuğunu uy­gun yönlendirebilmesi gereklidir.
İkinci kaprisler döneminde çocuk kendini çeviren so­mut dünyaya hükmetmek sevdasındadır. Bu yaşta çocuk okula gider, ailesi içerisinde olduğu gibi ilgi merkezi olmadı­ğını, birçok çocuklarla eşit olduğunu biraz acı bir şekilde keşfeder. Çocuğu el bebek gül bebek büyütmenin, nazlı büyüt­menin, ona sınırsız sevgi ve ilgi göstermenin, çocuğa iyilik olsun diye böyle davranmanın, sakıncaları çıkmaya başla­maktadır. Çıkış yolu çocuğun psiko-sosyal özelliklerini bile­rek dengeli yaklaşımlarda bulunmakla olacaktır. Böylece ev­de başrolü oynayan çocuk okulda, figüran değilse bile önemsiz bir rol olmak durumunda kalmışsa gerçekten sarsı­lır. Çocuk ilkokula başlamadan anaokullarında, bahçede ço­cuk gruplarıyla yeterli sosyal beceri ve kültür almış ise bu onun imdadına yetişecektir."

Kırmızıyla belirttiğim cümleyi ben her okuduğumda yağmurun bu tutumlarını karşısında aklıma geliveriyor, insan çocuğuna yakıştıramıyor bu kelimeleri...:( onun acı çekmesi benim kat be kat acı çekmem demek:( neyseki son cümleyle biz biraz bu işin vehametiden sıyrılmış oluyoruz.
En iyi ilacı ise bolca sabır ve çokça sevgi:) 2. sınıfa başladığımızda her şey bitmiş olacak:)

Kitaplarımız geldiiiiiiiii:)
Yağmurun kitapları  gelince sanki bana gelmiş gibi o kadar seviniyorum ki, kimbilir yağmur gelince nasıl sevinecek, hepsini okuyacağız kızıma gelince...





 
Mayanın günlüğü serimizden haydi oyuna, bu sefer el yazısıyla...

Yine el yazısıyla, kardeş sevgisini anlatan bir kitap hem de öyle bir kitap ki isimleri deriştirip yerine yağmur ve aylin yazsalar hiç şaşırmam, süper çok beğendim....sayfaların fotoğraflarını çektim ama bugün hava öyle kötü ki ışık, ışık yok :( 

El yazısı okuma kitabımız 3

Sakar cadı vini serimizin bu da 4. kitabı:)


aaaaa bu da bizim cadı cık cık cık ablası görmesin !
Posted by Picasa

Şimdi ben giderim kahvemi içmeye, hava kötü diyorum ama aslında öyle güzel ki, benim için kötü hava, eline çayını, kahveni almak, biraz dışarıda soğumak, eve gelip kitap okumak , yok onu canın çekmiyorsa da evde hamurun içinde boğulmak ve sevdiklerine hem güzel hem lezzetli şeyler sunmak...diyorum ve benden bir iç geçiyor çünkü çoğunu yapamıyorum bugün yapabildiğimiz ve ürettiğimiz tek şey tiramisu.
şimdi kafa çalıştırma zamanı ne yemek yapsak??

1 yorum:

  1. kitaplarınıza bayıldım.. ohh ne güzel canikom bizden bayılıyo kitap okumaya. kitap kurdu canikom. bu arada kitap demişken 1084 müydü murakaminin kitabı. okudunmu yarıladınmı nedir son durum. ben diğer kitaplarının hepsini sular seller gibi okudum bir tek 1084 kaldı. geldiğimde hemen alcam inşallah.

    YanıtlaSil

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...