3 Aralık 2012 Pazartesi



Yağmurdan sonra eski kiloma dönmem daha uzun sürmüştü, ayline hamileyken çoğu arkadaşım dedi ki 2 çocukla çok daha çabuk kilo verirsin ..gerçekten de öyle oldu, gerçi aylini hala emziriyorum bunun da etkisi var ama yine de şöyle gün içinde kendime baktığımda çok fazla hareket içerisindeyim. hal böyle olunca daha doğum yapalı 1 yıl olmamasına rağmen eski kiloma sadece 1 kilo fazlam kaldı...işin gerçeği zayıf kalmayı seviyorum ama eskisi gibi de zayıf olmak istemiyorum artık...

Bir diğer konuda çocuk kıyafetleri üzerine...insan ilk çocuğu olacağı zaman çok daha fazla heyecan içerisinde oluyor acaba o da lazım olur mu? bodyleri uzun kollumu alsam kısa kollumu ? ayaklı tulum mu ayaksız mı? biberonlar, emzikler, tulumlar, mendiller, elbiseler, ayakkabılar, montlar...doldurur durursun ne görsen alacağın tutar, ben de yağmurda böyleydim, her ne kadar yanımda tecrübeli insanlar, annem, ablam olsa da zaman değişmişti, insan bir çocuk mağazasına girince eli ayağı kesiliveriyor...öyle çok şey almıştım ki yağmura çoğunu giyemedi bile:( hal böyle olunca sandık sepetin içine kaldırdım ta ki yağmur 3 yaşına gelinceye kadar...yağmur 3 yaşına gelince dedim ki yok artık daha ben çocuk yapmam, (büyük lokma ye, büyük laf etme!)  en iyisi bu kıyafetleri ihtiyacı olan insanlara vereyim saklamanın ne faydası vardı ki? böylece kendimize hatıra diye ayırdığım bir kaç parçadan sonra geri kalan her şeyi içim cız ederek verdim.. içim cız etti çünkü o zamanlarda, yani bu kıyafetleri aldığım zamanlarda, aynı şimdi olduğu gibi her şey çok pahalıydı, pahalılığı geç o kadar almışım ne kadar giymişti acaba? yepisyeni şeylerdi hepsi....ayline hamile kalınca hep o kıyafetler gözümün önüne geldi, dedim ki bu sefer sadece gerekeni alacağım, öyle de yaptım, şimdi ardişkodan ve tunişten kalan şeyleri çokça giydiriyorum, onlar erkek, aylinse kız ama ne önemi vardı ki? çocuğu olanlar bilir evin içinde her öğün kıyafet değişir çocuğa, almaya güç yeter mi?  güç yetse de ne gerek var ki gerçekten? büyüklerimiz derler ya "çocuğun giydiği haram, yediği helal"  gerçekten doğruymuş, he bu değil ki hiç bir şey almıyorum illa ki alıyorum dayanamayıp,eksiklerimiz oluyor,  ama onlar gezmelik kıyafetlerimiz:) dün akşam tunaya gitmiştik, topladım küçülen kıyafetlerinin hepsini getirdim, çok güzel oldu, yerleştirdik dolabımıza. şimdi aylinin üzerinde lacivert eşofman takımları ama olsun dünya bize güzel, biz evde sürünüp saklambaç oynuyoruz aylinle:)

Bu çocuklar çok hoş...şimdi aylin böyle emeklenip geziyor ya arada mır mır sesler çıkarıyor, ya kitaplığa dalıyor, ya ablasının odasına...bütün bunları yaparken aklından ne geçiyor çok merak ediyorum? gün gelir insanoğlu buna da el atar ya işte o zaman da hayran olurum bilime, teknolojiye:)




İşte erkek renklerinin egemen olduğu dolabımız:)


Ablamızdan kalanlar, bir iki bayramlık kıyafetimiz, anneannesinin diktiği yazlık elbiseler:)


Canikonun ayline doğum hediyelerinden el emeği keçe patikler...


Ardişkonun sandaletleri, yaza giyeceğiz...

aylintoşun bayramlık ayakkabıları, öndekini büyük almışım hiç giyemedi daha...

Yağmurdan kalan patiler...elden çıkardıklarım da cabası!


Tunadan yeni yıl patileri...
Posted by Picasa

Bu dolap karıştırmaca hoşuma gitti yarında yağmurtoşa yapayım vaktim olursa:)
böyle yapıyorum ya insan  seneler sonra neler yazmışım diye bakınca çok garipsiyorum hallerimi...

2 yorum:

  1. yerim ben onu. eskicimi oldu benim minnoşkam. ayy kıyamam. çok özledim deli oluyorum ..o minik tırtılın sürünme hallerini görmek için.ne gü
    zel emekliyodur şimdi. az kaldı ben gelene kadar yürümesin.

    YanıtlaSil
  2. sen gelene kadar yürür canikosu, şimdiden bir cesaret 3, 4 adım atıyor ama belli olmaz tembelliği tutuverirse görürsün:)

    YanıtlaSil

  Günlük hayatın diliyle bile bazen yazıldığında geriye dönüldüğünde ne çok şey anlatıyor şu satırlar. Aklımızda kalır sanıyoruz, hiç unutul...